7 Kasım 2006

Ruhumuz bembeyaz, gözümüz kara..
senin sevdan uğruna, düştük yollara
sensizlik haramdır, hasretin yara
hapsolsam seninle geçen yıllara...

Böyle başlamıştı Antalya mevzusu;
toroslarda ağaçlar, Maki değil
ziyadesiyle Baki görünüyordu bize...
4-4'lük Türkiye defansımızın
her daim bok atılan adamı da yoktu bu maç..
Netice 12 Maçta yenilen 16 Gol oldu çıktı...
Artık Ne düşmek dalgalara, ne uçmak kartal misali dağlara tek derdim tigana,
diyebilsem ben de keşke.

Cordoba bi yanda... Sergenli günlerini özlemişim beşiktaşın,
yada her yıl yatağımın baş ucuna ilk 11'in posterini gururla astığım
90'lı yılların Kartalını...

Futbol değil hadise mutlaka...
Bu yüzden beşiktaşlıyız aslında.
Bu yüzden yazıyoruz.
Deyim yerinde olsun olmasın, umrumda değil hadise.
vaktiyle hatırladıklarım arasında en çabuk idrak ettiğim şu ki;
Bu iş Tigana'nın başkanın, alemin, alenin, kalemin işi değil...
Takımın iyi olacak, hocan iyi olacak, lobin sağlam olacak,
ancak o zaman şampiyon olursun,
lütfedilirsen.

4 Nala koşarken Lucescu ile Şampiyonluğa,
gasp ettiler şampiyonluğu.
Neden, gitti lobi elden.
Sinan kadar Engin olamıyor çünkü futbolun amatör ruhu.
Şimdi, ne anlatamıyor bu adam diye kıvranmayın diye özet geçeyim,
AA yada DHA dan göremeyeceğiniz alt yazıyı.

Bu sene Beşiktaş, çok başarılı gitse ne olur du,
sizce birşeyler değişir miydi?
Bence değişmezdi. Bu seferde önümüzü kesmek için başka bir yol bulurlardı
Cem Papila gibi olmasada 92-93 sezonu gibi olmasada.. yeni bir tarife açarlardı başımıza

Onun için, gelin bırakın maziyle övünmeyi, elaleme yerinmeyi..
Sportif başarıdan medet ummayın, ya da Beşiktaşlı olmayın.
Taraftarın taraftarı olun. Beşiktaş'ı BJK Sportif A.Ş için değil,
beşiğiniz ve mezar taşınız olduğu için sevin.

Hep dillendirmeyi sevdiğim şu şiir gibi;

"çabucak görülsün diye akdeniz,
toroslarda ağaçlar hep,
çocuk kalır"

Antalya bize anlattığı ile kalsın,
beşiktaş sevgisi çocukluğumuzda olduğu gibi
saf ve temiz yaşasın...

Hiç yorum yok: