Sistemine ve oyun felsefesine ne olursa olsun her zaman inandığım Mösyö bizlerle aynı şeyleri düşünüyor mu bilemiyorum ama futbolcuları için duygusal yönden asla bir tamamlayıcı olmadığı kesin. Bakın hocamız neler demiş : "Savunmada çok basit hatalar yapıyoruz. Gökhan'ın bir anlık hatası hakemin penaltı vermesine neden oldu. Oyuncularım antrenmalarda o kadar çalışmalarına rağmen maalesef maç içinde hiç beklemediğim hatalar yapıyorlar. Forvet oyuncularımda çok düşüş var. Burak sezona çok iyi başladı ama şu anda tanınmayacak kadar kötü oynuyor. Bobo da beni hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyor."
Her malubiyetten veya puan kaybından sonra eleştiri oklarının hemen futbolculara çevrilmesi hiç güzel bir olay değil. Belki Türk adetlerindendir bilemiyorum ama bana göre teknik direktör futbolcuları için sadece top hocası olmamalı. Baba da abi de olabilmeli yeri geldiği zaman. Yiğidi öldür hakkını ver demişler; Fatih Terim Galatasaray'ın başında Uefa Kupasını kaldırdığında, takımın bahçevanından masörüne kadar herkesle diyalog halinde olduğunu duyuyorduk ve ben bir kere dahi futbolcularını ateşe attığına şahit olmamıştım. Kolej takımı dedik, aile havası dedik, gençleştirme dedik, dedik dedik... Ama samimiyeti bir türlü yakalayamadık. Galibiyeti de yenilgiyi de takım halinde kutlayabilmek veya hazmedebilmek gerekli diye düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder