30 Aralık 2006

Ulusoy'dan sonrası dizginsiz FB hegemonyası...



TFF Başkanı Haluk Ulusoy'a karşı FB'nin tetikçiliğini yapan Bursaspor Kulubü Başkanı Levent Kızıl, kulübün resmi internet sitesine yaptığı açıklamada, Beşiktaş Kulübü'ne savaş açtığı şeklindeki haberleri yalanlayarak, 'Merak etmeyin hem Futbol Federasyonu'nu bitireceğim hem de Beşiktaş'ı' şeklinde bir beyanda bulunmadığını açıkladı. Efendim, Saraçoğlu stadının önünde Aziz Yıldırım'ın hemen arkasında kürsüde FB'nin 100.yıl törenine hevesle katılmış bir adam bunu yalanlasa ne olur yalanlamasa ne olur....

Haluk Ulusoy'un önceki vakaları üzerine diyecek bir şeyim yok, aslında bilgim de yok ama tek bildiğim Ulusoy'un devrilmesinden sonra Türk futbolunda bir FB hegemonyası kurulacağıdır. Atletizmden güreşe, haltere bir sürü federasyonda belki de en çok skandallı dönemde bakanlık yapan Spordan sorumlu bakan da bu sürecin parçası. İşini gücünü bırakmış TFF yönetimine saldırıyor... Ulusoy'un seçilmesine engel olamadığı gibi, şu ana kadar genel kurulun yeniden toparlanmasını da sağlayamadı. Bari git elinin daha kolay ulaşabileceği federasyonlarla oynaş da millet bir icraat görsün...

Beşiktaş'ta faşist eylemler !

Arkadaşlar gecen cumartesi 23.12.06 günü, beşiktaş çarşı'nın göbeğinde bir arkadaşımın kanlı bıcaklı bir saldırıya ugrayarak son anda esnafın yardımı ile hayatta kalmayı başardı ! Bu saldırnın arkasında daha önceden de sizleri uyardığım, ülkücü gençlerin beşiktaş'ta konuçlanma durumundan kaynaklanan faşist bir saldırı var.
Bu nedenle, korsan da olsa, cumartesi günü bir eylem planlamaktayız. Öğlen saatlerinde nikah dairesinin önünden çarşı'ya doğru bir yürüyüş yapacağı. Köpeklerin mahlesinde tasmasız gezilmez hesabu gelenler sağlam gelsinler, beni en başta göreceklerinden de emin olsunlar !

25 Aralık 2006

Emreye cevap; Ekinler, Dişi Kartallar, 32.Günde Çarşı ...

Ek:
Süper Lig’de 40 haftayı geride bırakan Tigana, 1.62’lik puan ortalaması tutturdu. Bu oranla, 1.70’lik Del Bosque ve 2.00’lık ortalamaya sahip Çalımbay’ın çok gerisinde kaldı. Son 10 yıllık dönemde 2 lig maçına çıkan Mehmet Ekşi hariç en iyi performansı 2.60’la Feldkamp çizdi. Yine Briegel 2.20, Lucescu 2.16 ile sınıfı geçen teknik adamlar arasında yer buldu. Kaynak: Vatan gazetesi

Efendim Tigana üzerinden tartışmamız devam ederken biraz renklilik katayım dedim. Ama hemen altta, Emre'nin katkısına bir göz atıverin. Ayrıca Tigana'nın gönderdiği savunma da burada, yeminli tercümana yaptırılmış çeviri de şurada. Futbol bilgimin sınırlı olduğunu inkar etmiyorum. O yüzden yazdıklarımda yanılabileceğimi de kabul ediyorum. Bununla beraber Serdar'da tutturmuş gibi gözükse de Tigana'nın diğer tercihlerinde pek de başarılı olamadığını düşünmeye devam ediyorum. Kendisinin iyi bir insan olduğuna şüphem yok ama onun tarzındaki idealistliğin özellikle sürekli zirveye oynayan bir takım için fazla lüks kaçtığına inanıyorum. Ayrıca Serdar'ın pozisyonu konusunda da hala şüphelerim var. Kumaşı iyi bir oyuncu olarak her zaman oynadığı yerde oynasa belki takımımızın kanat sorununu daha önce çözerdi:( Bir genç oyuncuya fazla yük yüklendi gibi geliyor. Serdar'ın bizi deli ettiği bissürü maç da hatırlıyorum. Emre'nin de görüşleri FB maçından sonra değişti Serdar hakkında zaten... Neyse,

32. Gün'de Çarşı...


Büyük Beşiktaş destanı Ekinler'in tamamını buraya kaydettim. Arşivlik (!)

Bu bir dişi kartallar videosu...

24 Aralık 2006

o mu bu mu, suçlu arayışları devam eder:)

Tigana’nın intikamı başlıklı bir haber birkaç gün önce Vatan gazetesinde yayınlandı. Efendim, habere göre
...4 Ekim’de Polis Evi’nde Aksu’dan yediği fırça Fransız’ı çıldırttı. BEŞİKTAŞ’TA Jean Tigana’nın Ankara dönüşü uçakta yaptığı çıkışın nedeninin, 4 Ekim’e dayandığı ortaya çıktı..... VATAN, Tigana’nın 2. başkan Murat Aksu ve genel sekreter Kenan Öner ile yaşadığı bu olayın aslını öğrendi...
Baltalimanı’ndaki Polis Evi... Tarih: 4 Ekim 2006... Tigana, akşam yemeğine davet eden yöneticilerinin davetine, tercümanı Sinan Serthatlıoğlu’nu almayıp menajer Ceylan Çalışkan ile geldi. Murat Aksu ve Kenan Öner ile bir masaya geçen Fransız hoca, başta oldukça samimi geçen yemeğin sonlarına doğru yüzü birden asılıyor ve şaşkın bir ifade ile donup kalıyordu. Artık koltuğu iyice sallanan Tigana’yı donduran olay nasıl cereyan etti?

YEMEĞİN HAVASI DEĞİŞTİ
Şimdiki gibi istikrarsız olan takımın gidişinden memnun olmayan yönetimin ağır topları, Tigana’yı boş bir odaya çekip “Hoca, bu takımın oyun düzeninden ve anlayışından hiç memnun değiliz. Ricardinho’yu oynatmayarak hata yapıyorsun. Ona dünya parayı kulübede oturması için vermedik. Rico, Delgado ile beraber oynar. İleride Nobre tek forvet olur. Serdarı sağ beke çekersin. Hatta Ali Tandoğan da direkt forma giyer” diye konuşmaları, yemeğin havasını değiştirdi

‘FUTBOL DERSİ VERDİLER!’
TİGANA, ultimatom anlamındaki konuşmalara yanıt vermeyip kısa süre sonra sinirli şekilde evinin yolunu tutar. Ancak içi içini yiyen ve yöneticilere hiçbir şey söylemeyen Tigana’nın, İstanbul’daki yakın dostlarına konuyu açtığı ve “Ömrümde ilk kez böyle bir olayla karşılaştım. Yöneticiler benim işime karışıp, takımı nasıl yapmam gerektiğini söyledi. Şaka gibi ama bana futbol dersi verdiler” diyerek içindeki sıkıntıyı paylaştı....


Spor basınımızın hikayecilik yeteneği güçlü olduğundan bu haberin ne kadar doğru olduğunu bilemiyorum ama Murat Aksu'nun yukarıda söyledikleri ortalama futbol bilgisine sahip insanların bile söyledikleri şeyler. Ne yazik ki Tigana bunların aksini kanıtlayamadı ve bizi çileden çıkardı....

Bu arada Mustafa Denizli'nin gelebileceğine dair haberler yine çıkmaya başladı. Bakalım günler ne gösterecek...

22 Aralık 2006

Bu kez ben de yönetimi tutuyorum! Tigana niye haksız?

Bir süredir yazdıklarımdan Tigana'ya olan sevgimin hızla azaldığı görülebilir. Son açıklamasını da gayet talihsizce buldum. Bugün medyayı suçlayarak sözlerinin çarpıtıldığını ifade etse de bence yine de özünde yanlış olan bir demeç vermiştir. Eğer işler yolunda gitse, Tigana'yı yönetim açısından ısrarla hatalı bulmasak, belki onun haklılığına inanabilirdim ama o kadar bariz hatalar içinde olmayı sürdürdü ki ona teknik adam olarak inancım kalmadı...

En son Rico paşa beni çıkar derken çıkarmaması üzerine, kendisinin ciddi özgüven sorunları olduğuna inandım. Biraz kaprisli, çokça duygusal, karizmatik olmayınca bunu inatçılığıyla telafi etmeye çalışan bir teknik direktörün ne kadar faydası olabilir? Futbolcuların işlerini pek de yapmadıklarına inanmakla beraber şimdi düşünüyorum da bir takımda öncelikle liderin teknik direktör olması lazım. Eğer onda liderlik özellikleri zayıfsa, sırf kendi istemedi diye bazı futbolculara tavır yapıyorsa vb eh oyunculardan alınacak verim de bu kadar olur ancak....

Ayrıca daha önceki takımlarında niye yönetimlerle anlaşamaması da belli oluyor gibi. Her fırsatta medyayı suçlayıp sonra yönetimi de zırt pırt medyaya şikayet edersen, geleceğin nokta budur sayın Tigana...

21 Aralık 2006

İletişim yayınlarında Çarşı paneli


Salı günü fakülteden çıkıp koştura koştura Çemberlitaş'taki İletişim Yayınlarına gittim. Yayınevlerinin başlattığı oturumlardan o günküsü Çarşı üzerineydi ve Rıdvan Akar ve Cem Dizdar'ın yanında Alen abinin de geliyor olması ne yapıp ne edip gidilmesini gerektiriyordu:)

Cem Tüzün saolsun, tüm panelin ses kayıtlarını yüklemiş:
http://rapidshare.com/files/8240298/carsi_neye_karsi_bolum_1.mp3.html
http://rapidshare.com/files/8306429/carsi_neye_karsi_bolum_2.mp3.html

Ayrıca Forza forum'da da panelle ilgili epey bir not var. Ornegin Recep Yilmaz'ın vurguladığı şeyler önemli.

Bunun yanında başka ne denebilir?
* Alen'in 41 yaşına giriyor oluşunu öğrendik:)
* Rıdvan Akar (R.A.), bu ülkede cinsiyet, eş, siyasi tercih değiştirilir ama takım değiştirilmez dedi.
* Çarşı'yı ayıran özellikler; yaratıcılık, heyecan, fırlamalık; FB ve GS'de takım başarısı, BJK'de taraftar başarısı var; semt merkezli oluş Çarşı'yı farklı kılar(R.A)
* 80'lerde en önemli mücadele İnönü ortak kullanıldığından kapalı'yı kaptırmamaktı...Çarşı Türkiye'yi yansıtır, her kategoriden insan vardır, heterojen bir topluluktur, pankartlarımıza da dikkat... 70-80 arasında bir BJK fenomeni vardı; 9000 kişilik kapalının hakimiyeti beşiktaşlılarda idi; 60-70'imiz 1975'lerden beri her maça gelir; eskiden böyle döner bıçağı falan yoktu, çakı bile olmazdı, yumruk yumruğa meydan kavgaları olurdu... (Alen)
* Taraftarların kendilerini oyunla nasıl ilişkilendirdiklerine bakmak lazım, Çarşı aslında bir post modern bir örgüt, ülke çapındaki yazılamalar vb... Çarşı karşı olma halidir, taraftar sırf taraftar değil takımın bizzat kendisi sanmaktadır kendini... (Cem Dizdar -C.D)
* Alen de Rıdvan Akar da Beşiktaş taraftarının olmadığından yakındılar. BJK'li gözüken köşe yazarlarının da hep daha çok taraftarı olan GS ve FB'nin taraftarlarına kendilerini okutmak için BJK'ye saldırdıkları dile getirildi...

Ben Cem Dizdar'ın üslubunu biraz laubali buldum, biraz yukarıdan bakma vardı, belki de panele daha entelektüel bir hava vermek için mi yaptı bilemiyorum, ama bazı anlarda sinirlendi beni... Neyse, konferansın sonunda Alen abiyle biraz zorlama resim çektirdik. Erdem (solda) utanıyordu, ben atladım (aslında benim de utanmam lazım galiba); 'Alen abi biz seninle resim çektirmek istiyoruz' dedim, o da saolsun bizi kırmadı:)

Gençlerbirliği: 3 Beşiktaş: 0

Temiz yenilgi.

Konuk ekip Beşiktaş ise gerek savunma gerekse orta alanındaki oyuncuların oyundan düşmesi sonucunda farklı skorla yenik duruma düşünce, oyunu tamamıyla bırakmış izlenimi verdi. Siyah-beyazlılar, zaman zaman geliştirdiği cılız ataklarla da rakip kalede etkili olmaya çalıştı. devamı için


Efendim tur şansımız son maça, Ankaragücü ile oynayacağımız maça kalmış....

ek:
Vatan gazetesi Kartal’a tatil zehir oldu diyor. Bize zehir oldu ama futbolcuların ne kadar umurunda bilemicem. Tigana da Bu maçı unutmak istiyorum demiş. Bu sezonun en farklı yenilgisini unutmasa bence daha iyi olacak....

20 Aralık 2006

Yeni Beste OooooooO KaraKartal


Yenilsen de yensen de Biz Hep Geleceğiz..
Çok Seviyoruz seni Biz Hep Seveceğiz..
OOooOoooooOOO KaRAKaRTaL


Önceki maçın gözde tezahuratlarından:

elbet bir gün öleceğiz
-BEŞİKTAŞ
-toprak olup gideceğiz
-BEŞİKTAŞ
-ÖLMEKTEN KORKAN G.TUR
-sensizliğin korkusu
-sardı dört bir yanımı
-BEŞİKTAŞ
-allahtan tek dileğim
-şampiyonluk görmeden
-almasın şu canımı
-BEŞİKTAŞ

PFDK'dan Beşiktaş'a 1 maç seyircisiz oynama cezası

Profesyonel Disiplin Kurulu(PFDK), 24 Kasım tarihinde oynanan Bursaspor maçında taraftarının çirkin ve kötü tezahüratta bulunduğunun tespit edildiğini, siyah beyazlı taraftarların 19 Kasımda oynanan Fenerbahçe maçında da aynı nedenle para cezası almasından dolayı sahasında 1 maç seyircisiz oynama cezasına çarptırıldığını açıkladı.

Acaba rakip takımın başını yarsaydık, kalecilerine ses bombası atsaydık ne olurdu? Herhalde tüm sezonluğuna kapatılırdık....

17 Aralık 2006

Bu taraftara yazık değil mi? :)



Bu fotoğraf daha önceki bir maçta çekildi. Ben Manuel Castells okurken, bu arkadaş da maç arasında Makine Parçaları'na bakıyordu. Bir sonraki gün sınavı varmış. UEFA'dan elenirken utandınız mı kendinizden, ey siyah beyaz formayı giyen oyuncular?

11 Aralık 2006

Beşiktaş: 2 - Kayserispor 1

Maçın özeti...


Ben bir eşşeklik ettim, maçı ilk yarısından sonra terk ettim. Taraftarlıkla ilgili sorunlarım olduğunun farkındayım ama bu kötü futbola daha fazla dayanamadım. Arkadaşlarımla kağıt oynamayı tercih ettim bu sefer. Hoş ben cafe'ye vardığımda arkadaşların bir kısmı gitmiş olduğundan bir dörtlü de olmadı, öyle kaldık ortada:)

Efendim, öyle anlaşılıyor ki yeni Sergen'imiz bulundu. Takımda başka yaratıcı oyuncu olmayınca artık Rico Paşa günündeyse gün kurtarılacak, yoksa yine hüsran olacak... Tabi bu arada belki birşeyler düzelir, Tigana paşa yeni varyasyonlar dener, Burak ve İbrahim Akın saçmalamayı bırakır, Kleberson aklını başına toplar, Nobre gol atmaya başlar ya da yeni gelecek bilmem kaç tane oyuncu yeni bir renk katabilir takıma ama yoksa böyle 2-5.lik arasında sürünür gideriz....

Biz taraftar olarak görevimizi yapıyoruz, takım da görevini yapmalı. Stadyumdan ayrılırken Beşiktaşımızın kazanabileceğini biliyordum ama böyle kötü futbolla, son dakikalaya kadar gerginlikle maç kazanmaktan da bıktım. Eğer hakem o penaltıyı verse ve bir sıfır yenik duruma düşseydik, belki durumlar çok daha vahim olabilecekti. Ya da ilk golümüzden hemen önce Serdar'ın yaptığı şey faül olarak değerlendirilseydi...Neyse, bir sezon bitti, hayırlı olsun herşeye rağmen:)

8 Aralık 2006

Yeni sponsor mu?

Hürriyet haberine göre:

" Avrupa’nın birçok ünlü kulübünün sponsoru olan Bwin, Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören ve yönetim kuruluna yıllık 7 ila 10 milyon Euro’luk forma reklamı vermek istediklerini belirtti. Şirket yetkilileri ayrıca, BJK İnönü Stadı’nın büyütülüp 50 bin kişilik ve daha çağdaş hale gelmesi için 5 milyon Euro’luk proje hazırlatacaklarını ve stadın yapımının masraflarını üstleneceklerini dile getirip, Şubat 2007’de İstanbul’a geleceklerini ifade ettiler...."

Haberin tamamı burada....

4 Aralık 2006

Ankaraspor 0- Beşiktaş 0


Hayatımın ilk deplasman maçı keşke daha güzel geçseydi. Biraz son dakika işi olduğundan Beşiktaşlıların olduğu taraftan maçı izleyemedim. Onun yerine diğer kale arkasında çekirdek çıtlayan seyirci topluluğu içinde kaldım. Sıkıntı geçsin diye ben de çekirdek çıtladım. Kale arkasının sol alt kısmında biraz daha hareketli bir grup vardı Ankaraspor'u destekleyen. İçlerinde epey bir Ankaragücü taraftarı olan. Bir ara bütün stad ayağa, kalkmayanlar Beşiktaşlıdır diye milleti ayağa kaldırdılar. Hehehe ayağa kalmadım, etrafımda başka kalkmayanlar da oldu ama böyle deplasman ortamı da geriyor ortamı. Sonra da ayağa kalkmayanlar ermeni olsun şeklinde gayet yaratıcı bir slogan attılar. o gece ermeni de olduk yani.

Hava çok soğuktu, İnönü'nün o coşkun ortamı yoktu, sahada da futbol yoktu. Tabi her zamanki yerimden izleyemeyince pek de birşey anlamadım. Ama bugünkü yorumcular da pek farklı demiyorlar. Demek ki pek bir hareketlilik yoktu. Devre arasında kendimi aşarak diğer kale arkasına gitmeyi denedim ama başarılı olamadım.

Liderle aramızdaki puan farkı 8'e çıktı. Bu maçtan sonra olağan puan kaybediş üzüntümü yaşamadım. Sittir et moduna girdim, dona dona maç izledik, karşılığı bu oldu. Kızılacak birileri varsa o da bu futbolcu müsvettelerini izlemeye gelen bizler olmalıyız heralde....

1 Aralık 2006

Hoşgeldin Rico Paşa

Brugge maçı için çekilen eziyet belki de hiçbir maçta çekilmemiştir. Maç öncesi Papa'nın ziyareti yüzünden malumunuz yollar felaket durumdaydı. Maçın da geç başlaması yüzünden sadece kombine sahipleri gelse 20.000 kişiyi ağırlayacak stadımızda 18.000 kişinin maç izlediğini öğrendik. Futbol adına orta şekerli bu gecede daha çok kişinin galibiyetimize canlı şahit olması başka başka bir hoş olurdu bence.

İçeri giriş, her maç için ayrı sıkıntı veriyor artık. Maç öncesi "çift turnike" yapmak isteyenleri maalesef polise şikayet etme gafletinde bulunan bir arkadaş evire çevire dayak yedi; hemde hiç suçsuzken. Sonra onun dayak yemesine itiraz eden başka bir Beşiktaşlı da feci şekilde aynı terbiyesizliğe maruz bırakıldı. Hem de kombine kartının büyük polis teşkilatımızın büyük neferleri tarafından kırılmasıyla birlikte.. Ne acıdır ki başka kimse sesini çıkaramadı. Dişler sıkıldı anca. O arkadaşlardan kendi adıma özür diliyorum, ve kendimden de... Bu olayı asla unutmayacağım ve her hatırladığımda, her polis gördüğümde, aynı şekilde yargılayacağım zihnimde.. Polis olmak güç iş mutlaka ama bu davranışlarınız yüzünden halk sizden soğumaya başladı...

Maça dönersek malum bir Runje klasiğiyle 1-0 geride başladık maça. Aynı pozisyonda Runje kırmızı kartı da haketmişti bence. Sonra çok gol kaçırdık çok.. Eğer yenilseydik veya berabere kalsaydık o kaçan gollerin hesabını kimse veremezdi, Runje de yediğinin... Sonuçta galibiyet tabi ki çok hoş, Beşiktaşımızın umutlarını son maça taşıması da... Inanıyorum ki bu gruptan Leverkusen galibiyetiyle ayrılacağız. Son sözümü Ricardinho ya ayırmak istiyorum. Bursa maçında Ali Tandoğan'a verdiği gollük pas gerçekten muhteşemdi. O dakikadan sonra gönlümde bambaşka bir yer edindi kendine. Ve Brugge maçında takımın lideri olduğunu hepimize kanıtladı.

Teşekkürler Rico Paşa, Hoşgeldin...

ps: şerefsiz hakem..

30 Kasım 2006

Beşiktaş: 2 - Cluub Brugge: 1

İdeale yakın bir futbol gecesi oldu benim için. Daha erken Beşiktaş Çarşı'na varabilseydim daha da mutlu olurdum ama Papa trafiği yüzünden Mecidiyeköy'den Beşiktaş'a gitmek çileye dönüştü....

Neyse biramızı içtik, çerezimizi yedik ve stada yollandık. Sanırım kapalının çoğu da aynı haldeydi ki maçta tezahürat yapacak hal kalmamıştı (!), tabi yine de pek sessiz kalmadık.

Maçtan çıkardığım ilk sonuçlardan biri, maçtan önce daha çok içmek gerektiği... yoksa Beşiktaşımızın saç baş yolduran oyununa katlanmak zor oluyor.

Aslında hemen başlarda girilen pozisyonlar ve maç boyunca kaçırılan fırsatlardan daha çok gol çıksa, çok zevkli bir 90 dakika olurdu ama tam da öyle olmadı...

Ricardinho kıvamına gelmeye başladı. Bundan dolayı mutluyum. İbrahim Akın'ın bu takıma verebileceği pek birşey yok. O varolan potansiyelini Beşiktaşımız için ortaya çıkarmayacağını bir kez daha gönderdi. Pek de güvenmediğim Tigana'nın Ali Tandoğan'ı çıkarması da hataydı bence. Burak olsa olsa İbrahim Akın abisinin yolunu izleyecek gibi...

İşte böyle, son dakikasına kadar geren, bu yüzden maçtan çıkarken pek mutluluk boşalması yaşayamadığım ama sonucuyla bizi gruptan çıkacağımıza inandıran bir maç oldu...

26 Kasım 2006

Siyah ve beyaz kadar farklı iki devre: Beşiktaş 3-Bursaspor 1

Kim suçlu? Beşiktaş gibi bir takımın kendi evinde bu kadar ezik oynamasının suçu kimde? Yanılabilirim ama ben Tigana'ya güvenimi kaybettim. Israrla Ricordinho'yla oyuna başlamaması artık kabul edilir birşey değil. Tamam o da bu maça kadar pek de varlık gösteremedi ama yine de diğer orta saha oyuncularından kötü değil ya...

Sanırım Delgado çürük raporu alıp askerlikten yırtabilirdi, Türk vatandaşı olsaydı. Heralde onun da güzel oyunlarını bizden gittikten sonra görebilicez. Hadi Carew takımın genel halinden dolayı performans gösteremedi, Delgado'ya ne diyebilirim bilmiyorum.

Bazı bakımlardan Pirüs zaferi oldu bu maç: Nobre, Gökhan Zan, Delgado sakatlandı. İbrahim Akın ceza aldı. Yine de sağ kalan adamlarımızla bile iş yapabileceğimize inanıyorum. Tabi artık İbrahim Akın'ın ve Burak'ın terapi edilmeleri farz oldu...bir işe yararsa tabi...

Kapalı 10 dakika sessiz kalacaktı maçın başında ama tahmin ettiğim üzere ancak 5 dakika sürebildi bu:)

Genelde pek sevilmese de Ali Tandoğan'a daha çok yer verilmesi gerektiği de görüldü. Serdar bizi sinir etse de aslında onu oraya koyan da kabahat. Çocukcağızın üzerine taşıyabileceğinden fazla yük biniyor... Kleberson'a ne diyim bilmiyorum. Bir tane gol pası veriyor ama yanlış paslarla takımın mahvolmasına da neden olabilir.

En azından bu haftayı rahat kapattık. Bu sezon ilk defa sevinçle İnönü'den ayrıldım. Bu sezon ilk defa doya doya galibiyeti yaşadım. İkinci yarı bir şenlik oldu. İlk defa Beşiktaşın puan kaybedeceğinden korkmadım. Bunlar tabi ikinci yarı için geçerli. İlk yarıyı görmezden gelelim.

Bu arada birileri yine "klavye delikanlısı" çıktı. En iyisi de öyle oldu, yoksa doğduklarına pişman olacak, boşuna da tatsızlık çıkacaktı...

24 Kasım 2006

UEFA Kupasında durum

Hadi Beşiktaş bi gayret. Bu sıralamada ilk üçe girmek için hala ümidimiz var gibi...

Group B
(Oyun) (Puan)
Tottenham 3 9
Dinamo Bucuresti 2 4
Club Brugge 3 2
Leverkusen 2 1
Beşiktaş 2 0

21 Kasım 2006

Teşekkürler Beşiktaşım

Arkadaşlar denecek çoğu şey dedi, maç yorumu yapmakta geciktim ama en azından bir teşekkür edeyim Beşiktaşıma. Hadlerini bir kez daha bildirdiğin için, bizi bu küstahların dilinden kurtardığın için... Bu sefer gol olmadı ama bir arkadaşımız eski golleri toparlamış. Eline sağlık. Soundtrack pek tanıdık geldi ama neyse- Bu arada Bursaspor maçı bu Cuma 20:00'de, inşallah stadımız yine dolar, hep beraber yine üçlememizi yaparız...

Beşiktaşın Fenerbahçeye Attığı Unutulmaz Goller 1991 - 2006


Youtube'dan başka bir arkadaşımız da çoğu tribün şovlarından oluşan kliplerden yeni bir derleme yapmış. Arşivlik.

Aziz Çıktı, Kızım Evde yok dedi...

Ah be ricardinho...
Bu yazının başlığının bu şekilde olmasını dilerdim, ama nedense içimdeki sese kafamdaki düşe dur diyemedim. Maç doksan dakika itibariyle foseptikle iştigal bir biçimde devam etti. Lugano'nun tekmesi, Tümer'in çiftesi, Appiah'ın çelmesi derken harala gürele ezildik dakikalarda.
Bir cem papila'nın da fenerbahçe'ye gelmemesi ne kadar üzücü..
Nedense hep bize denk geldi bu güne dek böyle tutumlara müsama göstermeyen hakemler. Keşke "atabilitesi" olsaydı hakemin fenerin üç oyuncusunu, ondan sonra isterse verseydi 4o tane ofsayt golünü...
Sezon gelir sezon geçer, Beşiktaş baki kalır.
A o da ne son 6 sezon, Kadiköy de hiç geçmemiş mi ne ...

18 Kasım 2006

Beşiktaş Kazanır

Türkiye’de... Hem de ‘Süper’ lakaplı ve ‘Hiç bitmesin’ diye reklam yapılan bir lig bu. İnsanların her hafta Premiership’teki maçları izledikten sonra ızdırap çekerek seyrettikleri futbolcuların üst üste iki pas yapamadıkları bir lig. Bu ligde hedef hiç bitmiyor. Aslında bitiyor da bitmesini istemeyen büyük bir kesim var ortada. Gerçekleri görmek, aynaya bakmak gibi bir adetleri yok. Her kazanılan maçtan sonra ‘UEFA’yı alıyoruz, Şampiyonlar Ligi’nde’ final gibi yutturmacalar var. Chelsea’nin Arsenal’in alamadığı kupalar nedense Avrupa’nın hiçbir takımına gitmiyor da Türkiye’ye geliyor!Neyse biz tekrar Beşiktaş’a dönelim. Beşiktaş kazanır dedim, kendime göre sebeplerim var. Beşiktaş hücuma çıkmasını bilmeyen bir takım. Çakılı oynuyorlar. Golü yedikten sonra da demoralize oluyorlar ve oyun disiplini kalmıyor. Şu ana kadar bir oynadıklarını bir daha oynamadılar. Topu her alan geri dönüyor, kendisini riske sokan yok. Antrenmanda yapıp, sahada yapmamak o takımın hocasına ihanettir. Bunu yapan 7-8 futbolcu olursa önlem alamazsınız. Ama artık deniz bitti. Yok seyirciydi, yok baskıydı, yok efendim çift ön libero (Bu sözcüğü Türkiye’ye ilk getiren Didi’dir. İlk ön libero da Ercan Aktuna’dır) olmazmış... Artık bu masalları geçeceksiniz. Kaybedilmiş hiçbir şey yok, şampiyonluk o kadar da uzak değil. En büyük iş Tigana’nın kenar yönetimi. Beşiktaş’ın karşısında Daum yok, artık durum biraz daha ciddi. Hissi davranmayıp, yerinde müdahalelerle oyunu iyi okur, takıma 1 puana oynatmazsa Beşiktaş bu maçı kazanır. Ayrıca bu karşılaşmayı son derece gerginleştirmeye çalışacak bir Tümer faktörü var ki, bu da Beşiktaş için avantajdır.Bir önerim de Beşiktaş seyircisine... Ben Köyiçi’nde babam Beşiktaş kaptanıyken doğdum. O büyük seyirci ben doğmadan önce ‘Baba Recep’ lakabını takmış babama. Rica ediyorum kendinizi tatmin etmek için bağırmayın. Seyirciyi yerinden kaldırdı diye bir laf vardır. Bırakın onlar oynayarak, galibiyet alarak, sizlere zafer şarkıları söyletsinler. Siz tam tersini yapıyorsunuz, hep ayaktasınız. Çok bağıran seyirciye madalya, takımına da puan vermiyorlar. Kadıköy’e dostluk için gidin, küfür etmeyin. ‘Elin gavuru’ dediğiniz Tottenham’a yaptığınızı Fenerbahçe’ye de yapın. Bu kin, nefret ve küfür bitsin ki, kulüpler futbolda Avrupa’yı yakalamak, futbolu güzelleştirmek için zaman bulsunlar. İki takıma da başarılar dilerim.

Edip Adanır


Kaynak:http://www.halkintakimi.com


Kaynak:http://www.halkintakimi.com

Derbiye doğru (2)- Anketlerde FB önde...Tümer bize özel hazırlanıyor...

Anketlerdeki son duruma göre yüzdeler şöyle:
Web Sitesi Fenerbahçe Beraberlik Beşiktaş
----------------- ---------- ---------- --------
www.ajansspor.com 47.2 10.4 42.4
www.ligtv.com.tr 47 7 46
www.superspor.com 46.5 12.3 41.2

Tümer Metin, 19 Kasım Pazar günü eski takımına karşı yapacakları maçın kendisi için ayrı bir önem taşıdığını belirterek, ''Camianın ve giydiğim formanın hakkını vereceğim'' dedi.

Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında yapılan son 10 maçta alınan sonuçlar şöyle:
Tarih Organizasyon Stat Sonuç (BJK-FB)
---------- ------------- --------- --------------
14.04.2002 Lig BJK İnönü 0 - 2
02.02.2003 Lig FB Şükrü Saracoğlu 1 - 0
20.04.2003 Lig BJK İnönü 2 - 0
30.11.2003 Lig FB Şükrü Saracoğlu 2 - 2
25.04.2004 Lig BJK İnönü 1 - 3
30.10.2004 Lig BJK İnönü 2 - 1
17.04.2005 Lig FB Şükrü Saracoğlu 4 - 3
18.09.2005 Lig BJK İnönü 1 - 2
26.02.2006 Lig FB Şükrü Saracoğlu 2 - 2
03.05.2006 Türkiye Kupası İzmir Atatürk 3 - 2

Daha fazla istatistik için buraya...

Derbiye doğru (1)- Muhteşem Kalecilerin düellosu

Efendim Rüştü'nün sakatlanmasından sonra yediği hatalı gollerle kendinden söz ettiren Volkan FB'nin kalesini koruyacak. O Endişeniz olmasın diyor ama görücez...Eh bizim Runje son yediği golle zaten rating rekorları kırıyor YouTube'da. Derbinin sonucunu belirleyecek önemli unsurlardan biri bu kalecilerin yiyebilecekleri goller olacak galiba...

17 Kasım 2006

Ferenc Puskas öldü...


Macaristan ve Real Madrid'in efsane futbolcusu Ferenç Puşkaş, Budapeşte'de bulunan Kutvolgyi Hastanesi'nde bu sabah hayata gözlerini 79 yaşında yumdu. BBC'deki haber için tıklayınız.

13 Kasım 2006

Sinan Engin geliyormuş...


Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören ve siyah-beyazlı futbol takımının şampiyon olduğu 100. yılda menajerlik görevini yapan Sinan Engin, bugün bir araya geldi diyor Hürriyet. Ajansspor da benzeri bir haber veriyor. Engin Fenerbahçe maçından sonra göreve gelecekmiş ve bu değişiklikle, üst üste hötü sonuçlar alan takımın durumunun düzelmesi bekleniyormuş....

Bu arada NEVZAT Demir Tesisleri’nde Murat Aksu ve Kenan Öner futbolcularla konuştuktan sonra Tigana ile bir araya geldi. İkinci başkan,
"Bize çok büyük ümit verdin. İstediğin oyuncuları aldık. Ama takımda Beşiktaşlılık ruhu yok. Sorun istifa değil. Başka sorunlar varsa bilelim. Gitmek istiyorsan da açık açık söyle" dedi. Fransız teknik adam da şöyle konuştu:
"Elimdeki kadroyu ben istedim. Fakat sergiledikleri futboldan memnun değilim. İstanbul bu oyuncuların ayaklarının yere basmasını önlüyor gibi geliyor bana. Özel yaşantılarını düzenli bir duruma soksunlar. Maçlarda bu oyuncular koşmayacak da, ben mi koşacağım? Antrenmanlarda süper oynayan ve koşan futbolcuların maçlarda düşük performans göstermesine anlam veremiyorum. Maddi cezaların ön plana çıkmasını istiyorum. Beşiktaş taraftarlarının sabırsızlığına anlam veremiyorum. İstifam ile Beşiktaş kurtulacaksa avukatlarımı çağırayım. Fransa’da işimi gücümü bıraktım ve Beşiktaş’a güvenerek imza attım. Şimdi kararınızı bekliyorum."


31.7 metreden kafa golüne büyük ilgi:

Tigana, Football Manager Oynasana!

Daha önce burada Tigana'yı sevdiğimi yazdım. Bence sevimli bir adam. Ama ne yazık ki sevimli olmak yetmiyor. Birkaç haftadır beklemedeydim artık tamam diyorum, abi sen bir adamı asıl oynadığı yerden başka yerde oynatamassın: Baki defans göbeğinde oynamışsa hep, o zaman orada oynar. Serdar sağ kanat oyuncusu ise kariyeri boyunca o zaman orada oynamalıdır. Koray'ın da yeri bellidir, diğerlerinin de... Nasıl kafana göre sen orada oyna, sen burada oyna diyebilirsin? Bana sen ne anlarsın rahatlıkla denebilir ama ben de be sittir git deme hakkımı görüyorum kendimde; çünkü Tigana tükürdüğünü defalarca yaladı, aslında bi bok bilmediğini şimdiden defalarca gösterdi zaten. En son yalaması da Runje yüzünden olacak gibi. Bakın o çok ısrar ettiği Baki'yi önce kanattan aldı, sonra da ilk 11'den aldı. ULan bunu biz futbol cahilleri bile ondan önce görmedik mi?

Belki futbolcular gaza gelecek, daha iyi sonuçlar alınacak bir kaç haftalığına; belki afyonumuz olan Fenerbahçe'yi yine yenicez ama ilk 14 hafta ne mal olunduğunu gösterdi. Tigana sen git biraz Football Manager oyna, belki biraz taktik kaparsın...Oyuncu yerleştirmeleri konusunda falan biraz daha akıl sahibi olursun...


Milliyet'e göre kavganın perde arkadası....

12 Kasım 2006

Kongre ne zamandı?

İçim yanıyor... Siyah ve beyazla ilgili ne varsa son günlerde hepsi çok olumsuz. Sanki bazı dış güçler tarafından bir kaos ortamı yaratıldı. Üç harfliler mi desem, medya mı desem yoksa "kartal gol gol" diye yüksek sesle bağıran taraftar mı desem? ne desem, ne desem... Açıkçası bok atacak mecra bulamıyorum. Ve bu duruma nasıl geldik anlayabilmiş değilim. Şapkamı önüme alıp mantıklı şekilde düşündüğümde bu durumları yaşamamız için hiçbir sebep yok. Takdir-i İlahi demek gerek sanırım.

Saha içinde de tam bir komedi yaşıyoruz. Beşiktaşımız Sivas maçında tam 81 kez top kaybetmiş. Bu sanırım süper lig de rekordur. Sebebi ne peki? Futbolcuların kendine güvenlerinin olmaması elbet. Ayağına top gelen futbolcu aman kime giderse gitsin benden gitsin mantığıyla oynuyor.. Peki bu güveni sokaktaki adam olarak ben mi vereceğim topçu kardeşlerimize? Tigana nın kulakları çınlasın...

Yıldırım Demirören başkanlığı kaç sene geçmesine rağmen öğrenemedi. Malesef Beşiktaş gibi koca takımı ağzı kürdanlı bir fransızın oyuncağı haline getirdi. Sağ bek alınan Serdar oyun kurucu, bir bakıyorum Ibrahim Akın sağ kanat olmuş. Allah Allaaahh... Şakaysa hiç komik değil, ciddiyse çok komik.

Çarşı konusunda Erkan hocama katılıyorum. Üstüne yorum yapamayacağım... Diğer bütün yazarlara da..

Aaa buldum buldum bi dakka.. Suçlu Runje.

Çarşı aslında herşeye karşı değilmiş...

Bugün "kapalı üste" olan saygımı yitirdiğim gündür.

Kapalı üstün en altında Alen'in yanı başında sıralanan adamlardan özellikle birinin aşağıda birilerini, "yönetim istifa" diye bağıranları, işaret ederek, bunları gebertin şeklinde aşağıdaki diğer bir gruba emrettiğini görmek beni üzmüştür. Bunun başarıyla, başarısızlıkla falan da alakası yoktur. Takımın yüz karası oyununa bundan sonra da katlanacak sadık bir Beşiktaş seyircisi vardır ve onların aynı zamanda protesto hakkı da vardır. Kırıp dökmeden protesto hakkı/hakkımız tabi ki vardır.

Üç yıldır bir türlü istenen sonuçlar alınamıyorsa, taraftar tabi ki protesto edecektir. Kapalı üst bu protestoyu nasıl yasaklamaya çalışır? Bence onlar için bugün gerçekten utanç verici bir gündür. Stadın her tarafından üstlerine gelindiğinde yaptıkları şey kavga için "dışarıya" çağırmak olmuştur kitleleri.

Aklıma profesyonel devrimcilikten ilhamla profesyonel taraftarlık geliyor. Evet, evet ortada bir profesyonel taraftarlık durumu var. Bir paralı askerlik durumu var. Tabi ki samimi bir sürü kardeşimiz olmasına rağmen, insan şunu düşünmeden edemiyor: Militan bir kesimi bir tür paralı asker haline getirerek muhalefeti bastırmaktan daha etkin bir yol olabilir mi?

not: arkadaşlar, farkında olacağınız üzere kırgın ve kızgınım ama bir hak yeme olmasın. içimizde "içeriden" arkadaşlar var, onlar da bizi aydınlatsın, hamaset içerikli yazılarla değil ama...

11 Kasım 2006

başlıksız yazı

bir önceki başlıksız yazımda antalya'dan dem vurmanın gereksizliğini aslında bunun toptan bir top atışı olduğunu vurgulamıştım..
Faruk da çok güzel betimlemiş vaziyeti, yada vasiyeti diyelim...
ben hep söylüyorum ama bıkmadan tekrar söyliyeceğim. Başarıya öykünmeyi, yada yenilgiye yerinmeyi bir kenara bırakmak lazım artık.
Ben bu tribünde ve semtte o kadar çok olay kavga isyan ısrar esrar gördüm ki, bugün iyi haldeyiz.
buraya yazmaktan üşendiğim ve güendiğim o kadar çok şey var ki...
Aslolan Hayattır, Hayatta Beşiktaş, Hayat da Beşiktaş !

ne yani format mı atalım?

Çarşı herşeye karşı, bugün "sosyete" ye de karşı çıktı.

Eğer biz kapalıdaki taraftarların bi tarafınız yiyosa kapıdan kaçmayın vs gibi tehditi ile yeni açık'tan çıkmaya korkuyorsak, eğer çıktıktan sonra Alen refakatine "sağ salim" köy içine getiriliyorsak, eğer numaralı tribün "satılmış çarşı" diye bağırıyorsa yönetim bu kez hakketten çuvallamıştır.

Yıllardır cayır cayır takımı destekleyen kapalı tribünün efendilerine, çekirdek çitleyerek maç izleyen taraftar grubu küfür ediyorsa, beşiktaş taraftarı gelip geçici yönetimler yüzünden birbirine düşmüşse, dolmabahçe'de deplasman takımını değil de karşı tribüne dayak atmak için bilendiyse siyah-beyaz yürekler, affedin boku yedik demekdir.

kimse, "ruhumuz burada" yazısına doğru bu kadar ağır bir şekilde küfür edemez. buna kimsenin hakkı yok. daha 10. dakikada gol yiyen kaleci, hatalı da olsa siyah beyaz forma giyerken, ona her top geldiğinde ıslıklamak, protesto etmek ve ona moral vermeye çalışıp olası ikinci bir hata yapmasını engellemeyi güden taraftara "ayar" vermeye kalkamaz. bugün benim taraftar olarak utandığım ender günlerden birisidir.

bu sezon, şeref bey stadında misafir takımları kendi takımımızdan daha çok alkışlamaya mecbur kalsakta, başarıyı çeken iki at vardır: sabır ve azim...

Beşiktaş:0 Sivasspor:1

Bugün basketbolda da GS'a kendi evimizde yenildik. Ne diyim hayırlı olsun....

Bugün Beşiktaş-Sivasspor, Saat 19:00'da

Ligin dibindeki takımlara puan dağıtmasıyla bilinen Beşiktaşımız bugün Sivasspor'a da bir abilik yapabilir. Canımız sağolsun. İnönüde olacağız, sevgimizi bir defa ilan edeceğiz. Eğer askerlik erteleme işi olmassa bu İnönüdeki son maçlarımdan biri olabilir. O yüzden geçen sefer ki gibi kendimi aşmadan efendi efendi durabilirim gibi:)

9 Kasım 2006

Beşiktaş taraftarı Tottenham maçında...

Bu maçta İnönü'de olduğumdan dolayı her zaman gurur duyacağım. Sizi seviyorum Beşiktaşlılar!

Beşiktaş'ın Tottenham maçındaki destansı taraftarı....

7 Kasım 2006

Ruhumuz bembeyaz, gözümüz kara..
senin sevdan uğruna, düştük yollara
sensizlik haramdır, hasretin yara
hapsolsam seninle geçen yıllara...

Böyle başlamıştı Antalya mevzusu;
toroslarda ağaçlar, Maki değil
ziyadesiyle Baki görünüyordu bize...
4-4'lük Türkiye defansımızın
her daim bok atılan adamı da yoktu bu maç..
Netice 12 Maçta yenilen 16 Gol oldu çıktı...
Artık Ne düşmek dalgalara, ne uçmak kartal misali dağlara tek derdim tigana,
diyebilsem ben de keşke.

Cordoba bi yanda... Sergenli günlerini özlemişim beşiktaşın,
yada her yıl yatağımın baş ucuna ilk 11'in posterini gururla astığım
90'lı yılların Kartalını...

Futbol değil hadise mutlaka...
Bu yüzden beşiktaşlıyız aslında.
Bu yüzden yazıyoruz.
Deyim yerinde olsun olmasın, umrumda değil hadise.
vaktiyle hatırladıklarım arasında en çabuk idrak ettiğim şu ki;
Bu iş Tigana'nın başkanın, alemin, alenin, kalemin işi değil...
Takımın iyi olacak, hocan iyi olacak, lobin sağlam olacak,
ancak o zaman şampiyon olursun,
lütfedilirsen.

4 Nala koşarken Lucescu ile Şampiyonluğa,
gasp ettiler şampiyonluğu.
Neden, gitti lobi elden.
Sinan kadar Engin olamıyor çünkü futbolun amatör ruhu.
Şimdi, ne anlatamıyor bu adam diye kıvranmayın diye özet geçeyim,
AA yada DHA dan göremeyeceğiniz alt yazıyı.

Bu sene Beşiktaş, çok başarılı gitse ne olur du,
sizce birşeyler değişir miydi?
Bence değişmezdi. Bu seferde önümüzü kesmek için başka bir yol bulurlardı
Cem Papila gibi olmasada 92-93 sezonu gibi olmasada.. yeni bir tarife açarlardı başımıza

Onun için, gelin bırakın maziyle övünmeyi, elaleme yerinmeyi..
Sportif başarıdan medet ummayın, ya da Beşiktaşlı olmayın.
Taraftarın taraftarı olun. Beşiktaş'ı BJK Sportif A.Ş için değil,
beşiğiniz ve mezar taşınız olduğu için sevin.

Hep dillendirmeyi sevdiğim şu şiir gibi;

"çabucak görülsün diye akdeniz,
toroslarda ağaçlar hep,
çocuk kalır"

Antalya bize anlattığı ile kalsın,
beşiktaş sevgisi çocukluğumuzda olduğu gibi
saf ve temiz yaşasın...

BEŞİKTAŞ’IN GOLCÜLERİ

Hakkı Yeten --- Maç: 439 --- Gol : 382
Şeref Görkey --- Maç: 445 --- Gol: 320
Feyyaz Uçar --- Maç: 491 --- Gol: 258
Ahmet Özaçar --- Maç: 569 --- Gol: 241
Şükrü Gülesin --- Maç: 281 --- Gol: 226
Nazmi Bilge --- Maç: 268 --- Gol: 158
Ali Gültiken --- Maç: 400 --- Gol: 154
Mehmet Özdilek--- Maç:346 --- Gol:151
Metin Tekin --- Maç: 530 --- Gol: 144
Recep Adanır --- Maç: 291 --- Gol: 143
Şenol Birol --- Maç: 225 --- Gol: 132
Kemal Gülçelik --- Maç: 188 --- Gol: 121
Eşref Bilgiç --- Maç: 346 --- Gol: 110
Bülent Esel --- Maç: 146 --- Gol: 99
Şevket Yorulmaz --- Maç: 173 --- Gol: 99
Sanlı Sarıalioğlu --- Maç: 461 --- Gol: 97
Güven Önüt --- Maç: 225 --- Gol: 94
Şükrü Erkuş --- Maç: 145 --- Gol: 83
Sabri Gençsoy --- Maç: 161 --- Gol: 80
Ziya Doğan --- Maç: 288 --- Gol: 62
Coşkun Taş --- Maç: 236 --- Gol: 60

Sana söz yine baharlar gelecek

Herkesin aklında aynı soru?Bu senede mi bitti?Hayaller seneye mi kaldı?
Galiba bu aralar hepimiz karamsarız takımın bu haline.En son Antalya macında bile 4 gol atmamıza ragmen kazanamadık.Takım sezona buyuk umitlerler basladı,transferler bombaydı,hoca kariyerliydi falan da filan.Ama en buyuk fiyasko kalede yasandı.İkinci fiyasko yıldızlarda...Ben cok karamsar degilim neden mi acıklıyayım.Hepiniz cok iyi bilir ki biz sezonun 2 yarısında cok iyi oynayan bir ekibiz 2003-2004 sezonu haric.Bence takım ilk yarıyı en az kayıpla atlatıp ikinci yarıyada Sakarya'nın manyak kalecisini alarak baslarsak acık ara şampiyon oluruz ve bu savım da kararlıyım takım cok iyi bence.Delgado,Rico,Kleberson,Nobre,Bobo,Zan,Toraman bence takım muhteseme yakın ama iste hala sanssızlıklar yakamızı bırakmadı.Bi de inadına Tigana var.Bence hala inadına kim gelecek rıza mı Samet mi yoksa baska bi yabancımı?Hepsini denedik olmadı en iyisi sonuna kadar dayanmak.Noluyo ole istifaya davetler,havaalanını basmalar.Bu takıma guvenin onlarda bize biraz guvenirler.

Beşiktaş'ın tarihçesi


BEŞİKTAŞ’IN TARİHÇESİ

Beşiktaş tarihine dönük çalışmaların içinde en temel kaynak Vala Somalı’ya aittir. Somalı elbette Beşiktaş dışında çalışmalar da yapmıştır. Beşiktaş’ın içindedir. Yöneticilik yaparak, Beşiktaş’lı olmayı hem deneysel hem de yazınsal olarak ortaya koymuştur. Vala Somalı, temel kaynakların başında gördüğümüz Beşiktaş Tarih’inde 1903 kuruluş dönemine getirdiği görüşünü, İlker ateş’in kitabında pekiştiriyor. “Arabacılar denilmesini siz sık sık eleştirdiniz. Bunu bir de bizim için açıklar mısınız?” Somalı verdiği cevapta Beşiktaş’ın görüşümüzle pekişen yapısına da temas ediyor : “ Beşiktaş Jimnastik Kulübü, 1903 yılında Serencebey’de Osman Paşa’nın konağında 22 seçkin genç tarafından kurulmuştur. Başta Osman Paşa’nın oğulları Hüseyin Bereket ile Şamil Osman olmak üzere tüm sporcular Osmanlı sarayına mensup ailelerin bireyleri oldukları için, o dönemin baskı rejiminden sıyrılabilmişler, Beşiktaş Kulübü’nü özel izinle kurma şansını yakalamışlardır. Beşiktaş beldesinin sakinleri, bu Beşiktaşlı gençlerin antrenman saatlerinde toplu olarak saray arabaları ile yaptıkları yolculukları ve gezileri sempati ile izlemişler, onlara bir de isim takarak “Saray arabalı gençler” demeye başlamışlardır. O zamanlar temiz ve taktir hisleriyle Beşiktaşlı gençlere yakıştırılan bu deyim zaman aşımı içinde, kendini bilmez bazı rakip taraftarlarca değiştirilmiş “Arabacılar”a çevrilmiştir. Beşiktaş saraya mensup çok seçkin bir zümre tarafından kurulmuş olmasına rağmen, belirli bir kesimin kulübü olmamış, “Karakterli olsun” prensibi içinde her kesime kapılarını açmıştır. Bu yönden hiçbir zaman komplekse düşmemiş, bilim adamları, komutanları, devlet adamlarını, ses sanatçıları ile olduğu kadar küçük esnafı ile arabacısı ile de iftihar etmiştir. O halde meslek primitinin bir kesimine sözle hakaret ederek, Beşiktaş’a arabacılar demek anlamsızdır.”

5 Kasım 2006

Acıyı öptüm durdum sen diye..

Saat tam 21:00. Öncelikle asla sakin değilim. Televizyonun başından kalktım, bilgisayarın başına geçtim. Beşiktaşlılara bu kadar işkence yapmaya kimsenin hakkı yok. Bugüne kadar hep sistem adamı olduğu için savunduğum Tigana nın bugün asalak futbolcularını sahada görünce sistemden ve oyun yapısından daha önemli birşey olduğunu iyice anladım; RUH! Futbolcuları tek tek değerlendirmek istemem ve sevmem aslında ama o kadar doluyum ki mazur görün. Birincisi Beşiktaş gibi büyük bir takımda 4 gol yiyen bir kalecinin ve onun önündeki Gökhan Zan, Ibrahim işte her kimse bunların hiçbir açıklaması olamaz, olmamalı. Orta sahada Ricardinho asla maç çevirebilcek falan bir adam değilmiş tekrar anladım, e koşmuyo da o zaman ne işe yarıyor biri bana açıklasın lütfen. Kleberson o kadar cok top kaybetti ki kanser etti . Ibrahim Üzülmez çok korkaktı. Hata yapar da Mehmet Sedef onun yerine oynar diye kaleye şut atmaya cesaret bile edemedi. Gokhan Güleç sana ne desem bilemiyorum söyleyecek hiç lafım yok. Geldiğin ilk günden beri alışamadım sana mesela bir kere çalım atıp adam geçtiğini göremedim; ne biçim forvet elemanısın? Serdar ortalarda dolaştı pek olumlu bişey yapamadı. Burak da oyuna girdi iyice batırdı zaten elde olanı. Bobo iyi miydi şanslı mıydı pek anlamadım ama fena değildi. Beğendim diyemem ama Koray ve Ali Tandoğan takımın ortalamasının üstündelerdi bence. Ama hiçbiri yüreğiyle oynamadı.

Tiganaya da, Demirörene de yazıklar olsun. Istifa edin defolun gidin! Bu zulmü biz haketmiyoruz.

Antalyaspor u tebrik ediyorum.

Antalyaspor: 4 - Beşiktaş: 4

Efendim bu sefer liderle aramızda puan farkı azaldı, ya da ikinciliğe yükseldik diyemeyeceğim. Olduğumuz yerde kaldık. Gol atamıyoruz ama yemiyoruz meselesi de bir çizik aldı. Sanırım bu maçın en polyannacı sonucu bu sezon ilk defa 3'ten fazla gol atabilmemiz olur. Bir gol sıkıntısı vardı, şansa mansa da olsa gol atılabileceğimiz görüldü.

Maçın hemen sonrasında ne kadar yıkıldığımı söylememe gerek yok. Heralde böyle yıkılmamış arkadaş da yoktur ama biraz geri çekilip baktığımızda bugün daha da iyi oynadığımız söylenebilir. Ancak daha iyiye gidişimiz o kadar yavaş oluyor ki Beşiktaş camiası buna daha ne kadar sabredebilir, bilemiyeceğim. Del Bosque ve Rıza'ya göre daha teknik, sistemik bir oyun kurgusu var ve herşeye rağmen Tigana'ya belki daha şans verilebilir ama gerilim arttıkça onun da pek şansı kalmayacaktır. Runje ise heralde artık kendine yeni kulüp bakıyordur...Ona tahammülü olan var mı? Bunu derken onun kadar hatta ondan çok defansçılarımızın hatası olduğunu da belirtmeliyim tabi. Runje'de merak ettiğim şeylerden biri o kadar hesap kitap yaptıktan sonra yaptığı her ama her kaleci vuruşunda topun karşı tarafa gittiğidir.

Ali Tandoğan'ın alınıp Mustafa Doğan'ın oyuna alınmasını da pek anlamadım ama Tigana'nın anlaşılmayan daha birçok oyuncu değişikliği olduğu için buna da he dedim. Hakan diğer oyuncularla ilgili gerekli şeyleri söylemiş:)


Futbol aşkı:)

12. Hafta: Antalyaspor Beşiktaş Saat 19:00

Beşiktaşımız Antalyaspor deplasmanında.
Tarih:05 Kas 2006
Saat:19:00
Hakem: Bülent Demirlek
Stad: Atatürk


Bu maça dair en son gelen "haberler":
Delgado sakat. Ali Güneş sakat. Nobre sakat.
Ricardinho ve Kleberson belki....

İnönü koridorlarından nostalji resimler

Delgado yine yok..

Şanssızlıklar, Antalyasporla Pazar günü karşılaşacak olan Beşiktaş ımızın yakasını malesef bırakmaya hiç mi hiç niyetli değiller. Ligin başında sakatlanan, geçenlerde de afedersiniz ishal olan Delgado'muz şimdi de kasığında ağrı hissettiği için maç kadrosundan çıkarılmış.

Not: Almamız lazım bu maçı...

4 Kasım Cumartesi gece yarısı Beşiktaş sitelerinin hali

Resmi site çalışmıyor:
ana sayfada
"Fatal error: Call to undefined function panic() in /usr/local/httpd-2.0.54/htdocs/tr/bin/vt.cls_2.0.php on line 1" deniyor....

Çarşı resmi sitesi
"Yeni Serverimiza taşınıyoruz.
Bir süre sadece "RUHUMUZ YETECEK", sizlere hizmet veremeyeceğiz.
Bu süre zarfında siz üyelerimizden özür dileriz..." diyor.

Beşiktaş.Org yayında.

Beşiktaşım yayında.

Beşiktaşk'ın sitesi biraz cozutuk halde yayında...

BJK Online sayfasında:
"ARADIĞINIZ SAYFA BULUNAMADI !!
LÜTFEN GİRDİĞİNİZ ADRESİ KONTROL EDİNİZ...

diyor.

Bunlar en çok baktıklarım... diğerleri ne halde bilmiyorum. Ben gece gece bunalımdayım.

4 Kasım 2006

Mösyö yine futbolcuları suçlamış...

Sistemine ve oyun felsefesine ne olursa olsun her zaman inandığım Mösyö bizlerle aynı şeyleri düşünüyor mu bilemiyorum ama futbolcuları için duygusal yönden asla bir tamamlayıcı olmadığı kesin. Bakın hocamız neler demiş : "Savunmada çok basit hatalar yapıyoruz. Gökhan'ın bir anlık hatası hakemin penaltı vermesine neden oldu. Oyuncularım antrenmalarda o kadar çalışmalarına rağmen maalesef maç içinde hiç beklemediğim hatalar yapıyorlar. Forvet oyuncularımda çok düşüş var. Burak sezona çok iyi başladı ama şu anda tanınmayacak kadar kötü oynuyor. Bobo da beni hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyor."

Her malubiyetten veya puan kaybından sonra eleştiri oklarının hemen futbolculara çevrilmesi hiç güzel bir olay değil. Belki Türk adetlerindendir bilemiyorum ama bana göre teknik direktör futbolcuları için sadece top hocası olmamalı. Baba da abi de olabilmeli yeri geldiği zaman. Yiğidi öldür hakkını ver demişler; Fatih Terim Galatasaray'ın başında Uefa Kupasını kaldırdığında, takımın bahçevanından masörüne kadar herkesle diyalog halinde olduğunu duyuyorduk ve ben bir kere dahi futbolcularını ateşe attığına şahit olmamıştım. Kolej takımı dedik, aile havası dedik, gençleştirme dedik, dedik dedik... Ama samimiyeti bir türlü yakalayamadık. Galibiyeti de yenilgiyi de takım halinde kutlayabilmek veya hazmedebilmek gerekli diye düşünüyorum.

3 Kasım 2006

FIFA yabancı oyuncuda sınırlama öneriyor...

Bir BBC haberine göre FIFA 6+5 önerisinde bulunmaya hazırlanıyormuş...Oyuncuların 5'inin yabancısı olabileceği bir şey. Haber burada, ingilizce olarak, kafası daha çok basan biri açabilir meseleyi:)

Verkaç'tan Muhammed Özhan'ın Tigana'ya tavsiyeleri burada. Vatan'dan Mehmet Tezkan coşkun bir yazı yazmış. Yenilgiye rağmen ben de bu coşkunluğu taşımak istiyorum, Tezkan'ın her dediğine katılmasam da...Mircea Lucescu Bobo'ya kızmış, biraz da Tigana'ya, onun dışında beğeniler var. Hürriyet gazetesi Hovardalığın sonu demiş. İyi demiş.

2 Kasım 2006

DİNAMO BÜKREŞ: 2 - BEŞİKTAŞ: 1

Bir hüzünlü gece daha. Beni tatmin eden tek şey, Beşiktaşımızın daha güzel oynuyor oluşu. Ama yetmedi:(

Group B'de durum:
(Oyun) (Puan)
1. Tottenham 2 6
2.Dinamo Bucuresti 1 3
3. Leverkusen 1 1
4. Club Brugge 2 1
5. Beşiktaş 2 0

Bugün UEFA Kupası maçı: Dinamo Bükreş ile saat 20:30'da...

Dinamo Bükreş 13 maçtır yenilmiyormuş. Lucescu’nun Bükreş maçı öncesi Beşiktaş’a aktardığı bilgilere göre “Beşiktaş Bükreş’te kazanmak için oyunu kontrol edip rakip defansın arasına adam kaçırmalı. Fakat gördüğüm kadarıyla Beşiktaş’ta bunu yapabilecek bir forvet yok.” Tigana ise "Forvet Niculescu ile orta sahadaki Catalin Munteanu Dinamo Bükreş’in en teknik ve kilit oyuncuları. Bu iki oyuncunun topla ilişkilerini keser ve onları iyi marke edersek, rakibimizin oyun düzeninini bozabiliriz. Oyunun kontrolü kesinlikle bizde olmalı. Savunmada fazla zorlanacağımızı düşünmüyorum. Bu bölgede oynayan futbolcularımız formda. Bu maç bizim ölüm, kalım maçımız değil ancak kazanmak zorunda olduğumuz bir maç. Hedefimiz puan ya da puanlar almak. Forvette Bobo gününde olursa bizim işimiz kolaylaşır. Bobo yanında Gökhan Güleç’ten bu maçta beklentilerim büyük. Dinamo Bükreş özellikle hızlı ve kontratak oynayan takımlar karşısında zorlanıyor. Koray ile Kleberson’un iyileşmeleri beni sevindiriyor" diyor.

Koray ve Kleberson'un iyileşmiş olması güzel de şimdi de kondüsyonları yoktur. Hadi bakalım:)
p.s. Bükreş'e gidip de birisi stad notlarını aktarsa ne güzel olurdu değil mi?

p.s.2 arkadaşlar BetDevil'daki kapsamlı analiz. Beşiktaş kazanıra oynayıp, Beşiktaşın kazanması halinde bir servet elde edebiliriz ehehehe

1 Kasım 2006

Sabah'ın gençler arasındaki anketi...



Sabah-TNS Piar anketinde gençlere hangi takımı tuttukları da soruldu: Her 10 gençten 4'ü G.Saraylı, 3'ü F.Bahçeli, 2'si de Beşiktaşlı. Kızların yüzde 45'i, erkeklerin yüzde 39'u G.Saraylı.... Ayrıcalıklı konumumuzu sürdürüyoruz. Herkesin Beşiktaşlı olmasına gerek yok:)

Beşiktaş taraftarı Cem Papila!



Cem Papila: “İstanbul’da okurken Kartal’ın maçlarına giderdim. Hiçbir zaman fanatik olmadım ama sıkı bir Beşiktaş taraftarıydım." Aslında Papila'nın Beşiktaşlılık iddiasında olduğunu geçen pazar Yiğit'ten duymuştum. Valla söyleyecek lafım yok. Bu adamın takımımıza tek katkısı ben olabilirim (!); artık yakın arkadaşlarımın bildiği üzere, benim için gerçek beşiktaşlılık hali o meşum Samsunspor maçı ile başlamıştır...

31 Ekim 2006

Beşiktaşım benimmm...

"canawar31" bahsettiğim trans halini youtube'a yüklemiş: "ikinci yarının başındaki 6dk durmadan sölediğimiz ve bütün stadı inlettiğimiz tezahüratın 3dk'sı." diyor. Aslında bu altı dakikadan daha uzun sürdü ve ilk yarıdaydı ama emin olamıyorum. Çekim açısı yüzünden trans hali de pek yansıyamıyor ama elimizdeki malzeme şimdilik bu kadar:)


bjk-sakaryaspor maçı- beşiktaşım benim tezahüratı...



Stada kamera sokulabiliyor mu? Bir Sony camcorder kullanma zamanı geldi!

30 Ekim 2006

helal olsun (!)

uzun zamandır bekliyorum. gerçekten, en ufak bir şeyden mutlu olan neşe budalası insanlar gibi bekliyorum. bir ışık görsem de güzel şeyler yazsam diye. kısmet böyle bir yazıya imiş. ikinci bir defa okumayacağım bu yazıyı, yazım yanlışları, cümle düşüklükleri için affınızı rica ediyorum.

helal olsun, daha az bi süre önce Tottenham'ı hep beraber Şeref Bey stadında alkışlattıkları için. helal olsun, 70 dakika 10 kişi oynayan bir takıma tarihinde ilk kez istanbul'da puan verdikleri için. helal olsun, taraftarı, Sakaryaspor'un oyunundan ötürü hem de ayakta alkışlamak zorunda bıraktıkları için.

yönetim istifa diye ben de o sinirle yeni açıktan VIP'ye doğru sinirle bağırdım bi kaç kez. sonra bir sigara yakıp, delgado'nun altıpas içerisinde gol atamadığı pozisyon sonrası tekmelediğim koltuğa oturup Sakaryaspor'u ve tatangaları alkışladım. Murat Erdoğan'ı alkışladım. Martinez'i alkışladım.

maçın geneline baktığımızda diye bir cümle yok arkadaşlar. maç diye bir şey yok. Nobre, Deli İbrahim ve Gökhan Zan'dan başka kim bu takımın oyuncusu merak ediyorum. takımın beyni olarak geldiği halde halı sahada kızlara hava atmak için artislik hareketler yapan yetenekli zibidilerden bir farkı olmayan Delgado mu? Brezilya'nın bize çaktığı Bobo mu? bırakın Allah aşkına. Bu takıma "büyük" olduğunu unuttaranlara yazıklar olsun. takımın beyni top alır, top dağıtır. Ricardinho 'yu kesip oynayacak bir tek isim söylebilir misin şu takımda. Sakaryaspor son 10 dakkada kontraya çıktığında M'bayo nun hemen yanıbaşında Rico'yu hemen ceza sahamız önünde izledikten sonra Martinez'i avlayamamış olsa da şut çekerken görmek yeterli değil mi karar vermek için. neredeyse Toramanın açıklarını kapattı oyuna girdikten sonra.

takımı gençleştirmek, ağızlarda cafcaflı duran magazinsel bir kavram. Bobo'ya 2 milyon euro vererek takım gençleşmez. bunun adı gençleştirmek değildir. şu durumda Bobo'nun Gökhan Güleç'ten ne farkı var? bu takım yetenekli fakat tecrübesiz gençlerin tecrübe kazanacakları takım değildir arkadaşlar. Serdar'ın bu takımda hiç bir suretle ilk 11'de oynama lüksü yoktur. yetenek gördüysen verirsin alt sıralardaki bir takıma, yağmurda çamurda top sektirmeyi öğrenir, kafa atmayı öğrenir ertesi sene gelir aslanlar gibi oynar.

Messi gibi, Arda gibi, Gökhan Zan gibi, Nuri Şahin gibi gençler bulamıyorsanız, tecrübeli ve yürekli adamlar bulun. Serdar bu genç yaşında İbrahim Üzülmez'in yarısı kadar koşamıyor. Mehmet Sedef, Nobre kadar savaşmıyor. Bobo, beğenmediğiniz Runje kadar kendini parçalamıyor. oyuna topu geç sokuyor diye leştirilen Runje, ikinci yarı pas atacak arkadaş bulmakta zorlanıyordu, dikkatinizi çekmiştir.

"İnadına Tigana" diye pankart açan kapalı, bu hafta yönetim ve tigana aleyhine tezahurat yapamadı ama maç esnasında birbirine girdi. arkadaşlar unutmayın, sebat ile inat arasında eğilmek ile domalmak arasındaki kadar ince bir fark vardır. cin başka peri başka diye bir veciz söz ve hatanın neresinden dönersen kârdır şeklinde atasözlerimiz de var. herkes kendine bir hisse alsın lütfen, buyurun.

Liderle aramızdaki fark 3 puana indi: Beşiktaşımız 0- Sakaryaspor 0

Sanırım bugünkü sonucun en güzel tarafı bu:) Üçüncülükteki yerimizi korurken, geçen hafta 4 puan olan fark bu hafta 3'e inmiş oldu. Takımımız taraftarına layık olamadığını bu hafta da gösterdi. Aslında son haftalarda izlediğim maçlar içinde en güzel oyunu gördüm ama Tigana'nın da maç sonucunda dediği üzere bitirci vuruşlar bir türlü gelmedi.

Şimdiye kadar defans ve orta saha sıkıntısından bahsediyorduk ama öyle gözüküyor ki forvet hattında da ciddi sorunlar var. Gökhan Güleç'in kaçırdığı pozisyonlar beni çıldırtıyor artık. Nobre iyi niyetli, çalışıyor falan ama asıl işi olan gol atımında yok ortada... İbrahim Akın kayıp bir oyuncu. Nedense teknik olarak en çok Bobo'ya güveniyorum ama onun da performansı ortada... Heralde Gökhan Zan'ı ileri çekmek gerekecek:)

Bugün maç sonucunda yönetim istifa tezahüratları daha gür çıktı. Ne yalan söyliyim ben de katıldım bunlara. Hatta kapalı pek katılmadı buna, numaralı ve eski açıktan daha gür çıktı istifa çağrısı. Bu arada 'katıldım' derken yanımdaki tanıdığım ve tanımadığım arkadaşlardan özür dilerim. maçın bitmesiyle beraber kontrolümü yitirdim, bağışlayın. Bütün bir haftanın depresyonunu silip attı bu istemeden ama etrafıma sıkıntı vermiş, onları tükürük yağmuruna tutmuş olabilirim. Biraz daha sıyırsam sahaya da atlama salaklığını yapabilirdim. Heralde epeydir içten içe biriken huzursuzluk patlama noktasına gelmişti, boşalttım...

* Gişelerde bir kaç haftadır bir sıkıntı var. Orada bir düzenleme yapılmalı, içeri giriş zor oluyor, sıkış sıkış zorla içeri giriyoruz. Bu arada epey bir kavga durumları oluyor. Ben girdikten sonra polisin biber gazı sıktığını duydum. Ne kadar gerçek bilemicem.
* Bu günkü maçta özellikle ilk yarıda kapalı altta uzayıp giden bir kavga oldu. Neden oldu bilmiyorum ama kavga eden tarafları bir güzel dövmek isterdim. Dikkat dağıtıyorlar, tabi ki huzuru kaçırıyorlar. Böyle zamanlarda dayımın ısrarına rağmen annemin beni zamanında karate kursuna göndermemesi - dayak yermişim diye- aklıma geliyor, gıcık oluyorum.
* İlk yarıda uzun uzun "beşiktaşım benim biricik sevgilim..." şeklindeki tezahürat yapıldı. İnsanlar transa geçmiş gibiydi. Valla ne diyim, şu anda başka sevgilim yok zaten. Gayet uygun düştü...

29 Ekim 2006

Tigana: Sakaryaspor maçın en kritik maçımız...

Sakaryaspor’un durumunun kritik olduğunu hatırlatan Beşiktaş Teknik Direktörü Tigana, "Bugün en zor maçımızı oynayacağız" dedi.

Beşiktaş-Sakaryaspor maçı 16:00'da İnönü'de...inşallah bu sefer maçtan önce buluşup içmeyi başarıcaz!

27 Ekim 2006

UEFA'dan Tebrik

Ulan İşinize gelince holiganız dimi...
Koskoca hafta boyunca kimse yazmadı üstelemedi
İlla UEFA tebrik edince haber oluyoruz Hürriyet ve Sabah gazetelerine
Boşuna demedik bütün basın traş, Forza Beşiktaş diye, burun...
Tottenham maçında taraftarın gösterdiği fair play ve stattaki mükemmel organizasyon nedeniyle UEFA, Beşiktaş'ı tebrik etti. UEFA, Tottenham maçındaki güvenlik tedbirleri ve stattaki başarılı organizasyon nedeniyle Beşiktaş Kulübü'ne teşekkür etti. İnönü Stadı'nda oynanan, güvenlik, organizasyon ve maç bitiminde seyircinin Totenham'ı alkışlamasıyla olaysız son bulan karşılaşma, UEFA'da büyük takdir topladı. Güvenlik Sorumlusu Willie Mc Dougall, özel olarak siyah beyazlı kulübe gönderdiği bir mektupla Beşiktaş'ı tebrik etti ve övdü. Maçtaki herşeyi mükemmel olarak değerlendiren Mc Dougall, "Beşiktaş seyircisi stada müthiş bir atmosfer kattı. Maç sonucu ne olursa olsun Tottenham'ı alkışlamaları gecenin en güzel olayıydı. Bundan etkilendim. Herkes Beşiktaş-Tottenham maçına Türkiye'de yaşanan olaylardan dolayı tedirgin bakıyordu. Ancak hayatımda yaşadığım en güzel organizasyonlardan bir tanesiydi. Tebrik ve teşekkür ediyorum" ifadesini kullanmış...
Asıl değinilmeyen ve atlatılan olay ise italic bold olandır. "My thanks to the Club, all Safety and Security Personnel but above all to your supporters for a tremendous experience."
Kulüp çok birşey yaptı da sanki.

Willie McDougall'ın teşekkürü...

Hürriyet gazetesindeki bir habere göre
"UEFA Güvenlik Görevlisi Willie McDougall, siyah beyazlı kulübe teşekkür ve övgü mektubu gönderip, "BJK İnönü Stadı’nda gerçekten sıradışı bir deneyim yaşadım. Atmosfer ve taraftarların davranışları mükemmeldi" dedi.


""I just thought I would take the opportunity to express my pleasure following my appointment as UEFA’s Security Officer at your recent Fixture on 19 October.
I witnessed a unique experience at your Stadium and the atmosphere and behaviour of your supporters was excellent. Having between 1994 and 2005 been responsible for the Scottish Supporters of our National Team (The Tartan Army) I am aware of the importance of supporters taking on their responsibility for their own behaviour. It was quite clear to me that Besktas have encouraged that policy and from the Policing/Private Security/Stewards and Control Room Staff there is a desire to make your Stadium and games an unforgettable experiece.
The behaviour and attitude of your supporters was exemplary and the manner in which they accepted defeat and achnowledged the performance of Tottenham will be with me for many years.
If supporters take and accept that pride in their team and culture then all Football Stadia throughout UEFA would be a joy to behold.
My thanks to the Club,all Safety and Security Personnel but above all to your supporters for a tremendous experience.

Best of good fortune for the rest of the Competition.
Willie McDougall
UEFA Security Officer""

26 Ekim 2006

Bucaspor: 1 - Beşiktaş: 5

Efendim, bir İnegöl faciası olmadı allahtan. Rizespor maçından sonra bu maçı da seyretmedim. Maç burada olsa İnönü'de olurdum tabi ki ama TV başına geçmek istemedim. Aslında maç TV'de gösterildi mi ondan bile emin değilim:)

"Bucaspor, kendi evinde deplasman takımı durumuna düştü. Kapalı tribünde ve Çınarlı tarafındaki kale arkasında sarı-lacivertli yaklaşık 1000 civarında seyirci vardı. Açık tribün ile kapalı tribünün skor board tarafında oturan yaklaşık 24 bin siyah-beyazlı taraftar ise, takımlarına büyük sevgi gösterilerinde bulundu." diyor Hürriyet. Orada olamadığım için üzüldüm. Acısını 29 Ekim saat 16'da başlayacak Sakaryaspor maçında çıkarırım artık:) Efendim, Tigana oyunculardan memnun olduğunu söylemiş. Ne diyim, bizi berabere kalırız diye korkulara büründürdükten sonra Bucaspor karşısında iyi oynamaları ne güzel olmuş (!). Bu arada Delgado 5 kilo kaybetmiş, gıda zehirlenmesinden dolayı. "Eski formuna" ulaşması zaman alacakmış. Ne diyim, aklım almıyor, adam geldiğinden beri sakat, zehirleniyor, eski formu neydi, bundan sonra ne olacak, görücez. İşte gece sayıklamaları bunlardan ibarettir efendim...

Besiktas 0-2 Spurs - UEFA Cup - 19.10.06

22 Ekim 2006

Rizespor maçı berabere biterse...

Şu anda 80. dakika ve durum 0-0. Maç böyle biterse, hafta içinde umutlanmak için tek gerekçem liderle aramızdaki farkın 6 puana inmesi olacak...Oh, bunu buldum ve rahatladım:)

21 Ekim 2006

Ezile ezile yenilmek- Beşiktaş 0- Tottenham Hotspurs 2

"Yenildik ama ezilmedik" durumu değil. Pek güzel, ezile ezile yenildik. Beşiktaşımızın taraftarı var ama oynayacak oyuncusu yok ne yazık ki.
Geldiğinden beri Ricardinho şöyle sonuca gidecek tek bir hareket bile yapmadı. M'nun teki. Diğerlerinin de çoğu *kız* gibi, üflesen yerlerde sürünüyorlar. Olsun, gerçekten övünmeyi hak eden, bu takımın gerçek sevenleri, taraftarları var.... Sinan Vardar Runje'yi moral olarak kaybettik diyor da acaba onu kazandığımız bir an var mıydı?

17 Ekim 2006

"Tottenham'ın korkusu taraftar

UEFA Kupası grup ilk maçında perşembe günü Beşiktaş'a konuk olacak İngiliz Tottenham'ın teknik direktörü Martin Jol, Beşiktaş seyircisinin maça etkisinden çekindiğini söyledi.

Herkes beyaz giyecek!

Değerli Beşiktaş Taraftarı;

Tottenham maçı için hem tribünde bütünlüğün sağlanması açısından hemde güzel br görüntü oluşması için herkesten beyaz giyinmesini rica ediyoruz. Bütün taraftarımızın bu çağrıya duyarlılık gösterip Perşembe günü stada BEYAZ giyerek gelmesini temenni ediyoruz.


Saygılar.
[forzabeşiktas admin'inden...]

8 Ekim 2006

Tigana'yı seviyoruz

Emre ile olağan ofis sohbetlerimizden birini yaparken içimdeki söylemek istedim. Son zamanlarda Tigana ağır bir şekilde eleştiriliyor. Ama belki sezon başında gençlerde ısrar etmesi onları kazanmaya yönelik bir strateji olabilir. Belki onun yerinde olsak biz de bunu yapardık. Hele de diğer büyük takımlar benzer durumdayken, hala ligde şampiyonluk yarışından kopmamışken (!) belki o kadar da endişe etmeye gerek yok. Bu sempatik adama, son tahlilde, güvenmeye devam ediyorum efendim...

Resmi sitede Futbolcu Günlüğü

BJK resmi sitesinde yeni bir köşe açıldı. COLA TURKA ile FUTBOLCU GÜNLÜĞÜ köşesinin ilk misafiri ise Burak Yılmaz oldu.
Sözlerine, Kayseri Erciyesspor maçında alınan şanssız beraberliği anlatarak başlayan Burak, son dakikada yenilen golün üzüntüsünü hala yaşadıklarını söyledi.


Bu arada aramıza yeni katılan Faruk'a hoşgeldin, eski yazarlarımıza da hadi demek istiyorum. Arkadaşlar gelmiş geçmiş en muhteşemem Beşiktaş blogu için daha çok çalışmak gerek!

Bu arada bugün bir sempozyumda dinlediğime göre Radikal Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan doğma büyüme Beşiktaşlıymış. Milliyet'in Sedat Ergin'inin, soruşturmacı gazeteciliğin önemli isimlerinden Haluk Şahin'in Beşiktaşlı olduğunu biliyordum, bugün de İsmet Berkan'ın gerçek kimliğini öğrenmiş olduk:)

5 Ekim 2006

Haydi bakalım

Grup B

Totenham (19 Ekim)
Dinamo Bucharest D (2 Kasim)
Club Brugges (29 Kasim)
Bayer Leverkusen D (14 Aralik)

Salı günü çekilen kuralardan sonra, grupta açıkcası Totenham haricinde çekindiğim bir takım yok. İngiliz futbolu hem ülke futboluna hem de Beşiktaş'a çok ters geliyor. Fakat genel itibari ile çok ters ve zor kuralar çekmeyi gelenekselleştirmiş takımımız için fena bir grup değil. Şöyle söyliyim, UEFA'da Barcelona olsa, aynı gruba düşerdik kesin. Bence tarihimizdeki en iyi kurayı çektik. Çünkü Waregem, Maccabi Haifa gibi takımlarla kendi evimizde bile oynasak son Erciyes maçının ızdırabını yaşayacağımız kesindi. Geçtiğimiz yıllardaki Zenith Petersburgh maaçını hatırlayın.

Totenham, ligde aldığı 7 maçta 4 mağlubiyet ile 14. sırada bulunsa da, avrupa kupalarında genel olarak iyi oynayan bir takım. 5. torbanın en iyisi idi ve aynı zamanda 2. torbada olsa kimsenin şaşırmayacğaı bir takım. Ayrıca kadrosuna B. Leverkusen'den bu sene kattığı Berbatov'un takıma uyumunun artması ile sıkıntı yaşayacağımız kesin. Fakat geçen seneki Bolton'dan daha iyi bir takım değil. En azından ligdeki sıralama öyle gösteriyor. (7 puan - 14 puan) Geçmişini arayan bir havası var. Tigana'nın doğru tercihleri ve şu sakatlıkların paçamızı bırakması ile geçemeyeceğimiz bir takım değil.

Dinamo Bükreş kendi liginde 10 maç sonunda 30 puan toplayarak kayıpsız bir şekilde yoluna devam ediyor. Steau Bükreş'in 9 puan önünde. Forvetleri eski bursasporlu Ganea ve Lucescu'nun prenslerinde Niculescu. Ayrıca deplasmana giden taraf biz olacağımız için, beraberlik iyi bir sonuç olacaktır. Nitekim Eski Doğu Bloku ülkelerinin sahalarındaki maçlarda her daim sıkıntı çekiyoruz. Deplasmanda oynamak istemediğim takımlardan biri. Bu tip takımlar kağıt üzerinde kolay gibi gözükse de aslında iyi tanınmadığı için problem yaratan takımlardır. Birinci turda Yunanistan’in Xanthi takımını 4-3 ve 4-1’lik skorlarla geçerken, ne kadar kolay gol atabildiklerini gösterdiler. Eh biz neredeyse her maç zaten ne kadar kolay gol yediğimizi gösteriyoruz. Aşağı yukarı, bu oyun devam ederse maçın nasıl olacaı şekilleniyor kafamızda değil mi?

Club Brugge, Anderlecht ve Standart Liege ile beraber Belçika futbolunun avrupadaki temsilcisi. kadrosunda 11 yabancı futbolcusu var. Avrupa kupalarında maç başı istastistiği fena olmayan bir takım. yaptıkları 203 maçın 95'ni kazanırken, 35 beraberlik ve 73 yenilgi almış.
Dolmabahçe'de oynayacağımız maçta gülen tarafın biz olacağımızı umut etmekten öte biliyorum. 10 numaraları forması ile Hırvat forvet Balaban dikkat edilmesi gereken bir oyuncu.

Bayern Leverkusen eski gücünden çok uzakta. Gurpta Brugges ile birlikte puan mücadelesi yapacağımız iki takımdan biri olarak görüyorum. Birinci turda İsviçre'nin Sion takımını pekte parlak olmayan bir futbolla deplasmanda berabere kalmasına rağmen kendi evinde 3-1 'lik skorla geçmesini bildi. Gruptaki son maçımız olarak Almanya'da yoğun gurbetçi desteği ile oynayacak olmamış esasen bizim için bir şans olabilir. Ukranyalı forvet Veronin ve orta sahada Ramelow dikkat edilmesi gereken oyuncuları. Ayrıca kadrosunda Ali Çamdalı ve Tevfik köse isimli iki de Türk futbolcu barındırıyor.

İlk yazımız böyle olsun, ısındıkça daha sık görüşmek üzere.

29 Eylül 2006

Bu sefer de...



CSKA Sophia'yı güç bela eledik. Aslında zoru başarıp elenebilirdik de. Yine de hayırlı olsun....

24 Eylül 2006

Hala....

Ankaragücü maçını kazanmamız halinde ligden hala kopmamış olucaz. Bence buna da şükredip, maça koşmak lazım. Hadi kartal kendine gel! Hoş şimdiye kadar strese dayanabildiğini gösteremedin ama- üç maç var ya üst üste....

18 Eylül 2006

sAMiyen

dün oradaydım, çatıdan kafamıza atılan molozlara tepkisiz bakan çevik kuvvet de oradaydı. Gene bir penaltı, gene bir hakan şükür ve işte cinlerin alameti...
Beşiktaş'ım rezil, GS ondan rezil... Hapsettiğimiz sahasına mahkum ettiğimiz bir takıma gol atamıyorsak eğer, ben neylerim Delgado'sunu Ricardino'sunu ? Çok üzüntü verici bir maçtı
saat 6 da gittiğim staddan 1 de döndüm, 2 saatin sonunda yatağında uzanan futbolcularımızdan emini daha fazla er döktüm, itildim, kakıldım. Yeter ulan artık !

14 Eylül 2006

CSKA Sofya maçı bugün 19:45'te

Ya bu maç da 9'da falan olsa olmaz mıydı? Fakülte yemeğinden kaçabilirsem İnönü'deyim. Bir de maça ikinci yarıda girilebiliyor mu acaba? Kapıdaki görevliler de maç başlayınca maçı izlemeye gitmiyorlar mı? Neyse, bugün öğrenmiş olucaz:)

11 Eylül 2006

Trabzonspor maçından diğer notlar

* yeni açığa özenmem sürüyor. bizden daha çok eğleniyorlar. kapalı üstte bu sefer 90 dakika tezahürat değil, kavga vardı. bir arkadaş 90 dakika ne için kavga edilir bir anlatsın lütfen. ilk golümüzden sonraki topyekün tribün tezahuratı çok güzeldi. ayrıca "tümer metin lübnan'a" da iyi gitti.
* koskocaman kapalıda bir beni mi bulur delinin biri. adam geldi benim oturduğum, daha doğrusu dikildiğim koltuğun kendisine ait olduğunu, iki yıldır o koltukta kombinesi olduğunu söyledi. abi bu adamdan başka numarasına göre oturan var mı kapalıda?
* yeni yapılan bestenin seyircilere dağıtılması iyi oldu da sanırım besteyi söyleyemedik bu sefer. saklıyorum, bir daha ki maçta baka baka söylerim artık.
* alen sahaya çıkamıyor. üçleme için yeni bir formül bulmak gerek.
* ikinci golü yedikten sonra 10 dakika oturup, ağlama moduna geçtim. sonra izlemek için tekrar ayağa kalktığımda tabelanın 3-1 olduğunu görünce, ulan a.q.ım tabelayı niye yanlış yazıyosunuz diye bağırıyordum ki yanımdaki arkadaş "abi sen otururken bir gol daha yedik" dedi:( bu adını bilemediğim arkadaşa maç boyunca yaptığı akıllı yorumlar ve ümidi ve sakinliğini koruduğu ve benim yırtınmalarıma dayandığı için teşekkür ederim.

Tigana naptın?

öyle gözüküyor ki Tigana'nın da kafası karıştı. Verkaç'daki üç yorum da, nette orada burada yapılan yorumlar da taktik bir sorunla karşı karşıya kaldığımızı gösteriyor. olaya emre el atana kadar ben yorumlara link vereyim:
* Trabzon, Beşiktaş’ı Avladı
* Mustafa Denizli acaba acele mi etti? Tigana için kara bulutlar
* Göz Göre Göre…

Efendim, maç sonrası yorumlar burada. Alpi saolsun...Gökhan Zan bence iyi konuşmuş...


Maçın klibi de burada efendim...

Ruhunuz yok sizin, ruhunuz!


Abi daha ne yapalım, oyuncularda ruh olmadıktan sonra... manisa vestel maçından sonra bu maçta da **i **tü dağıtmış bir oyuncu güruhu izledik. bize de yazık değil mi?

3 Eylül 2006

Bu hazırlık maçını görmezden geliyorum!

Evet görmezden geliyorum, Rico takıma alışsın, diğer oyuncular lige soğumasındı, heralde hedef gerçekleşmiştir:)

Neşelenin arkadaşlar, aşağıdaki klip Gokalp Yilmaz imzali....

2 Eylül 2006

Hazırlık Maçımız

BEŞİKTAŞ: 1 ANTALYASPOR:3


Hazırlık maçı da olsa tabela yenilgiyi gösteriyorsa üzülüyor insan. Bu maçta dikkatimi çeken olaylar:

1-Beşiktaş çok zor pozisyon buluyor.Kapanan takımlar karşısında zorlanabiliriz.Bu görüntüyle Beşiktaş hep ilk golü bulan takım olmalı.

2-Delgado ve Ricardinho pozisyon olarak çok çakıştılar.Beklentilerin aksine Ricardinho sol kanat oynamayacak galiba.

3-Sedar Özkan ve Aydın Karabulut'u çok beğendim.

4-Kleberson daha fazla oyunun içinde idi. Özellikle ikinci yarıda daha özgüvenli ve ileriye dönük oynadı.

5-Taraftar yine çok iyiydi.

6-Yılmaz Vural sahanın en formda ismiydi.

1 Eylül 2006

Futbolcular ve taraftarlar + Ricardinho'dan açıklamalar

Rico da taraftarlarımıza olan hayranlığını belirterek başlıyor söze.... Rico'nun taraftarlar, Alex, ailesi, Delgado, hobileri ve Brezilya milli takimi ile ilgili yorumlari..Alpi, eline sağlık.

Tekerlekli Basketbol Takımımız

Bir kaç gün önce okuduğum bir haber dikkatimi çekti. Avrupa Tekerlekli Basketbol Şampiyonası'na katılan Milli Takımımızın 10 kişik kadrosunda bulunan 9 sporcu Galatasaray'dan 1 sporcu ise Beşiktaş'tan seçilmiş. Beşiktaş'tan sonra Galatasaray'ın da engelli branşlara destek olması sevindirici.Benim için Beşiktaş'ın bu senenin şampiyon takımı olması, Galasaray'ın 2. ligden yeni çıkması veya Galatasaray antrenörünün aynı zamanda Milli Takım Antrenörü olması çok ilginç deildi. Basketbol Milli Takımımız turnuvada ilk 2 maçı da galibiyetle kapattı. Antrenörümüzün tercihi başarı için uyumlu bir ekip olabilir bu tartşılabilir de; fakat başarının ödüllendirilmesi, ligi şampiyon kapatmış takım sporcularının onore edilmesi bizi daha büyük başarılara taşımaz mı?

Tezahüratlar

Öyle güzel sıralanırki hocam dizeler dillerde, tüyleri ürperir insanın...
Tıpkı bir dönemin ağlatan, acıtan sanat musikileri gibi gelir insanın kulağına besteler.
Tribünşinas olan bendeniz de, duygusal olmakla beraber en sevdiğim tezahüratı,
nakletmek isterim ;

bundan sonra da
comments şeklinde tezahüratları buradan yayınlamakta fayda görüyorum,
böylece bazı arkadaşlar evde çalişip gelebilirler stada ;)


Ruhumuz bembeyaz, gözümüz kara
Senin sevdan uğruna düştük yollara
Varlığın mutluluktur, hasretin yara
Hapsolsam seninle geçen yıllara.

Doğduğum beşiksin, mezarımda taş
Damarımda kanımsın, gözümdeki yaş
Yaşamımda ölümümde sözüm Beşiktaş
Mutluyum gururluyum, özüm Beşiktaş!

(MELODİ:YAĞMURLU BİR GÜNDE GÖRMÜŞTÜM SENİ ;)

Romantik tezahürat

Daha önce tanıştığım ama unuttuğum, bu akşam yeniden tanıştığım ama bu arada zılgıtı da yediğim bir hatun çok romantik bulduğu aşağıdaki tezahüratı ezberden söyledi laf açılmışken. Tabi şimdilik küfürlere katılmak dışında tezahüratlardan haberi olmayan benin ağzı açık kaldı:)

''yagmurlu bir günde görmüstüm seni
üstünde çubuklu formalar vardi
bir anda tutuldum asik oldum ben
hayatin anlami siyah beyazdi

ölümle yasami ayiran çizgi
siyahla beyazi ayiramaz ki
her yolun sonunda ölüm olsa da
sevenleri kimse ayiramaz ki''

31 Ağustos 2006

Bir tane daha!


Bugün bir transfer haberi daha düştü. Real Madrid'in gözden çıkardığı ve bonservis maliyeti uygun olan İspanyol defans (defansif orta saha) oyuncusu Helguera'nın son dakikada takımımıza gelebileceği söyleniyor. Bu transfer olsun olmasın, takımımıza güveniyorum. O meşum Samsunpor maçıyla başlayan kara günlerin bu sezon İnönü'deki ilk maçla bittiğine inanıyorum...

Tribün ve oyuncular

Dün hem Delgado'nun hem de Ali Tandoğan'ın açıklamalarını duyunca sevindim. Biz tribünde "yırtınırken" oyuncuların bunla hiç ilgilenmediği, hatta zoraki olarak bizi selamlamaya geldiklerine dair bir inanca sahiptim ufaktan ufaktan... Sanırım biraz da geçen sezon yüzünden böyle bir düşünceye kapılmıştım. Ali Tandoğan'ın dün Milliyet'te çağrılmayınca moralimiz bozuluyor şeklindeki demeci - bu arada Aurelio ile ilgili söylediklerini duymazlıktan gelmek istiyorum-, Delgado'nun daha havaalanında karşılaştığı taraftar sayesinde kuşkularının epey kaybolduğunu söylemesi sevindirdi beni....

30 Ağustos 2006

Transfer 'haberlerinden' seçmeler.


Haberturk 10.07.2006

Ronaldinho Fener'e geliyor!!!
Toplantı büyük ihtimalle futbol tarihinde yaşanmış şu ana kadarki en büyük şok, özellikle Dünya Kupası arifesinde. 23 kişilik Dünya Kupası kadrosunda bulunan Ronaldinho ile Fenerbahçe bağlantıya geçecek.
Joan La Porta, dün geceki basın toplantısında "Fenerbahçe olası bir Ronaldinho transferini konuşmak üzere geçtiğimiz günlerde bizimle bağlantıya geçti. Yarısı Dünya Kupası’ndan sonra, kalan yarısı da 2 sene içinde 2 ödemeyle yapılmak üzere toplam 56 milyon Euro'dan bahsediliyor. Ne yazık ki Ronaldinho gidecek; ama maalesef zaten diğer oyunculara alışmak için uğraşıp duruyordu" dedi.Ronaldinho'nun 5 yıllık bir kontrat imzalaması ve haftalık 150 bin Euro’ya ek olarak büyük de bir transfer ücreti alması bekleniyor. Fenerbahçe ayrıca Ronaldinho'ya ait olan görüntü (image) haklarını da ödemek zorunda kalacak ki, bu hiç de ucuza gelmeyecek. Fenerbahçe, Ronaldinho'nun yardımıyla Şampiyonlar Ligi'nde iyi işler yapmayı ve büyük isimleri kadrosuna dâhil etmeyi planlıyor. Barselona, Larsson da gittikten sonra ve Henry'de Highbury'de kalacağını açıkladıktan sonra, yeni oyuncular transfer ederek kendisini şoktan kurtarmaya çalışacak. Barcelona Drogba, Gudjhonsen ve Adriano ile görüşüyor


13 Temmuz 2005 (İNTERNETHABER) " haberin doğru adresi "

Fener'in son transfer bombası


Fenerbahçe, son transfer bombasını da patlattı. Uzun süredir Brezilya'da transfer çalışmalarını sürdüren Fenerbahçe, Alex'in eski takımından bir futbolcuyla anlaştı.
Fenerbahçe, Brezilya Ligi takımlarından Cruzeiro'da forma giyen Şilili futbolcu Claudio Andreas Maldonado Rivera ile anlaşma sağladı. Şili Milli Takımı'nda da forma giyen 24 yaşındaki futbolcunun, önümüzdeki günlerde İstanbul'a geleceği öğrenildi.

Zaman
Figo adı Ribery’yi unutturacak

Galatasaray, elinden kaçırdığı Ribery konusunu artık FIFA’nın vereceği karara bırakırken; gündemine Real Madrid’in yıldızı Luis Figo’yu aldı.
Sarı-Kırmızılı takımın Sportif Direktörü Bülent Tulun, Ribery hususunda zamanında müdahalede bulunmadıkları iddiasının doğru olmadığını belirterek, “Haziran ayı maaşını da aldı. 120 gün Galatasaray’da kalan bir oyuncunun 105 gün ödemesi nasıl gecikir?” diye konuştu. Tulun, “En büyük üzüntüm bu kadar kaliteli bir oyuncunun kandırılarak futbol hayatını riske atmasıdır. Ama Galatasaray Kulübü, hukuk çerçevesinde 1 lirasını kimseye kaptırmaz. Ribery konusunda yüzde 100 haklıyız. Davayı kazanacak olmamız, Ribery’nin geleceği anlamına gelmiyor.” dedi. Tulun, Galatasaray taraftarına Ribery şokunu unutturacak bir transfer yapacaklarını, bu yolda Real Madrid’te kendisine kulüp bulması istenen Portekizli yıldız Luis Figo’nun gündemlerinde olduğunu sözlerine ekledi.
Öte yandan gelecek sezon sözleşmesi sona erecek ve serbest kalacak olan kaleci Mondragon’un İtalya’nın Serie A takımlarından Palermo’yla masaya oturduğu ve büyük ölçüde anlaştığı iddia edildi. Spor Servisi

Milliyet

''Diarra’ya 7 milyon euro vericektik'' (Para varmış demek ki:))



Adnan Polat, Diarra transferinin Real Madrid yüzünden gerçekleşmediğini söyledi.
Galatasaray, Avrupa Şampiyonlar Ligi 3. Ön Eleme rövanşında Çek Cumhuriyeti’nin Mlada Boleslav ile oynayacağı karşılaşma için Prag’a geldi.
Kafile ile birlikte Başkan Özhan Canaydın, Adnan Polat ve Fatih Gökşen de Prag’a giderken, Polat uçakta DHA muhabirine verdiği bilgilerde ön libero konusuna değinerek, "Diarra için kulübü ile anlaştık ama kendisi gelmek istemedi. Zaten şimdi de Real Madrıd’te. Arda ise 15 Milyon Euro eder" diye konuştu.
Adnan Polat, Gerets’in ısrarlı isteği için Dünya genelinde kaliteli ön liberolar ile görüştüklerini, bunlardan birinin Diarra olduğunu hatırlatarak "Biz ilk etapta kendisi ile görüştük. Sonra kulübü ile anlaşmaya vardık. 7 milyon euro istediler ve ödemeyi kabul ettik. Ancak Real Madrıd devreye girince, futbolcu bize gelmeyi tercih etmedi. Yapacak bir şey yok. Kesemize uygun biri olursa transfer yapabiliriz" ifadesini kullandı.
Avrupa’daki futbolcuların çok pahalı olduğuna da değinen Polat "Bizim Arda’ya yabancı bir isik taksak, 15 Milyon Euro eder" diyerek dikkatleri üzerine çekti.
Kadir Çetinçalı / Milliyet


G.SARAY'DAN SÜRPRİZ TRANSFER 25 Ağustos 2006 Cuma (TARİHE DİKKAT)


G.Saray Fransız kulübüne Emana için 2 milyon Euro bonservis bedeli önererek transferi 1-2 gün içinde bitirmeye çalışacak.

GALATASARAY transferde harekete geçti. Ve ön libero arayışındaki Cimbom Fransa’nın Toulouse takımında forma giyen Achille Emana ile prensip anlaşmasına vardı. Kamerun Milli Takımı’nda da oynayan 24 yaşındaki futbolcu için vatandaşı Song da olumlu rapor verdi. Erik Gerets’in istediği Emana transferinde tek sorunun bonservisi olduğu ifade edildi. G.Saray Fransız kulübüne Emana için 2 milyon Euro bonservis bedeli önererek transferi 1-2 gün içinde bitirmeye çalışacak. (YETERİNCE ÇALIŞILAMAMIŞ DEMEK Kİ)

29 Ağustos 2006

Konya maçının arkaplanı..Demirören'e suçlama...

Alpi Konya maçının arkaplanını da koymuş. Güzel malzeme var:)


eheheh bugünkü Milliyet'te çıkan bir habere göre Athletic Bilbao Kulübü'nün kadın Başkan Yardımcısı Ana Urquijo, Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'i kızdıracak açıklamalar yapmış: Bilbao'nun geçen sezon İnönü Stadı'nda siyah - beyazlı takımla oynadığı UEFA Kupası maçını tribünden izleyen Urquijo, Demirören'in başkandan çok futbol fanatiğine benzediğini iddia ederek, "Beşiktaş maçta bir gol atınca Demirören ayağa kalkarak benim sağımda oturan bir kişiye bütün gücüyle sarıldı. O sırada kafam ve vücudum iki erkeğin bacakları arasında kaldı. O anda neye uğradığımı şaşırdım. Bu olay terbiye sınırlarını aşan futbol görgüsüzlerine verilebilecek en güzel örnektir" ifadesini kullandı... Valla ne diyim, nedense şaşıramadım ama haber ne kadar doğru bilemiyoruz tabi.

GGhector'dan 3-4 klibi:) İnşallah bu yıl yenilerini göreceğiz!