uzun zamandır bekliyorum. gerçekten, en ufak bir şeyden mutlu olan neşe budalası insanlar gibi bekliyorum. bir ışık görsem de güzel şeyler yazsam diye. kısmet böyle bir yazıya imiş. ikinci bir defa okumayacağım bu yazıyı, yazım yanlışları, cümle düşüklükleri için affınızı rica ediyorum.
helal olsun, daha az bi süre önce Tottenham'ı hep beraber Şeref Bey stadında alkışlattıkları için. helal olsun, 70 dakika 10 kişi oynayan bir takıma tarihinde ilk kez istanbul'da puan verdikleri için. helal olsun, taraftarı, Sakaryaspor'un oyunundan ötürü hem de ayakta alkışlamak zorunda bıraktıkları için.
yönetim istifa diye ben de o sinirle yeni açıktan VIP'ye doğru sinirle bağırdım bi kaç kez. sonra bir sigara yakıp, delgado'nun altıpas içerisinde gol atamadığı pozisyon sonrası tekmelediğim koltuğa oturup Sakaryaspor'u ve tatangaları alkışladım. Murat Erdoğan'ı alkışladım. Martinez'i alkışladım.
maçın geneline baktığımızda diye bir cümle yok arkadaşlar. maç diye bir şey yok. Nobre, Deli İbrahim ve Gökhan Zan'dan başka kim bu takımın oyuncusu merak ediyorum. takımın beyni olarak geldiği halde halı sahada kızlara hava atmak için artislik hareketler yapan yetenekli zibidilerden bir farkı olmayan Delgado mu? Brezilya'nın bize çaktığı Bobo mu? bırakın Allah aşkına. Bu takıma "büyük" olduğunu unuttaranlara yazıklar olsun. takımın beyni top alır, top dağıtır. Ricardinho 'yu kesip oynayacak bir tek isim söylebilir misin şu takımda. Sakaryaspor son 10 dakkada kontraya çıktığında M'bayo nun hemen yanıbaşında Rico'yu hemen ceza sahamız önünde izledikten sonra Martinez'i avlayamamış olsa da şut çekerken görmek yeterli değil mi karar vermek için. neredeyse Toramanın açıklarını kapattı oyuna girdikten sonra.
takımı gençleştirmek, ağızlarda cafcaflı duran magazinsel bir kavram. Bobo'ya 2 milyon euro vererek takım gençleşmez. bunun adı gençleştirmek değildir. şu durumda Bobo'nun Gökhan Güleç'ten ne farkı var? bu takım yetenekli fakat tecrübesiz gençlerin tecrübe kazanacakları takım değildir arkadaşlar. Serdar'ın bu takımda hiç bir suretle ilk 11'de oynama lüksü yoktur. yetenek gördüysen verirsin alt sıralardaki bir takıma, yağmurda çamurda top sektirmeyi öğrenir, kafa atmayı öğrenir ertesi sene gelir aslanlar gibi oynar.
Messi gibi, Arda gibi, Gökhan Zan gibi, Nuri Şahin gibi gençler bulamıyorsanız, tecrübeli ve yürekli adamlar bulun. Serdar bu genç yaşında İbrahim Üzülmez'in yarısı kadar koşamıyor. Mehmet Sedef, Nobre kadar savaşmıyor. Bobo, beğenmediğiniz Runje kadar kendini parçalamıyor. oyuna topu geç sokuyor diye leştirilen Runje, ikinci yarı pas atacak arkadaş bulmakta zorlanıyordu, dikkatinizi çekmiştir.
"İnadına Tigana" diye pankart açan kapalı, bu hafta yönetim ve tigana aleyhine tezahurat yapamadı ama maç esnasında birbirine girdi. arkadaşlar unutmayın, sebat ile inat arasında eğilmek ile domalmak arasındaki kadar ince bir fark vardır. cin başka peri başka diye bir veciz söz ve hatanın neresinden dönersen kârdır şeklinde atasözlerimiz de var. herkes kendine bir hisse alsın lütfen, buyurun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder