1 Aralık 2006

Hoşgeldin Rico Paşa

Brugge maçı için çekilen eziyet belki de hiçbir maçta çekilmemiştir. Maç öncesi Papa'nın ziyareti yüzünden malumunuz yollar felaket durumdaydı. Maçın da geç başlaması yüzünden sadece kombine sahipleri gelse 20.000 kişiyi ağırlayacak stadımızda 18.000 kişinin maç izlediğini öğrendik. Futbol adına orta şekerli bu gecede daha çok kişinin galibiyetimize canlı şahit olması başka başka bir hoş olurdu bence.

İçeri giriş, her maç için ayrı sıkıntı veriyor artık. Maç öncesi "çift turnike" yapmak isteyenleri maalesef polise şikayet etme gafletinde bulunan bir arkadaş evire çevire dayak yedi; hemde hiç suçsuzken. Sonra onun dayak yemesine itiraz eden başka bir Beşiktaşlı da feci şekilde aynı terbiyesizliğe maruz bırakıldı. Hem de kombine kartının büyük polis teşkilatımızın büyük neferleri tarafından kırılmasıyla birlikte.. Ne acıdır ki başka kimse sesini çıkaramadı. Dişler sıkıldı anca. O arkadaşlardan kendi adıma özür diliyorum, ve kendimden de... Bu olayı asla unutmayacağım ve her hatırladığımda, her polis gördüğümde, aynı şekilde yargılayacağım zihnimde.. Polis olmak güç iş mutlaka ama bu davranışlarınız yüzünden halk sizden soğumaya başladı...

Maça dönersek malum bir Runje klasiğiyle 1-0 geride başladık maça. Aynı pozisyonda Runje kırmızı kartı da haketmişti bence. Sonra çok gol kaçırdık çok.. Eğer yenilseydik veya berabere kalsaydık o kaçan gollerin hesabını kimse veremezdi, Runje de yediğinin... Sonuçta galibiyet tabi ki çok hoş, Beşiktaşımızın umutlarını son maça taşıması da... Inanıyorum ki bu gruptan Leverkusen galibiyetiyle ayrılacağız. Son sözümü Ricardinho ya ayırmak istiyorum. Bursa maçında Ali Tandoğan'a verdiği gollük pas gerçekten muhteşemdi. O dakikadan sonra gönlümde bambaşka bir yer edindi kendine. Ve Brugge maçında takımın lideri olduğunu hepimize kanıtladı.

Teşekkürler Rico Paşa, Hoşgeldin...

ps: şerefsiz hakem..

30 Kasım 2006

Beşiktaş: 2 - Cluub Brugge: 1

İdeale yakın bir futbol gecesi oldu benim için. Daha erken Beşiktaş Çarşı'na varabilseydim daha da mutlu olurdum ama Papa trafiği yüzünden Mecidiyeköy'den Beşiktaş'a gitmek çileye dönüştü....

Neyse biramızı içtik, çerezimizi yedik ve stada yollandık. Sanırım kapalının çoğu da aynı haldeydi ki maçta tezahürat yapacak hal kalmamıştı (!), tabi yine de pek sessiz kalmadık.

Maçtan çıkardığım ilk sonuçlardan biri, maçtan önce daha çok içmek gerektiği... yoksa Beşiktaşımızın saç baş yolduran oyununa katlanmak zor oluyor.

Aslında hemen başlarda girilen pozisyonlar ve maç boyunca kaçırılan fırsatlardan daha çok gol çıksa, çok zevkli bir 90 dakika olurdu ama tam da öyle olmadı...

Ricardinho kıvamına gelmeye başladı. Bundan dolayı mutluyum. İbrahim Akın'ın bu takıma verebileceği pek birşey yok. O varolan potansiyelini Beşiktaşımız için ortaya çıkarmayacağını bir kez daha gönderdi. Pek de güvenmediğim Tigana'nın Ali Tandoğan'ı çıkarması da hataydı bence. Burak olsa olsa İbrahim Akın abisinin yolunu izleyecek gibi...

İşte böyle, son dakikasına kadar geren, bu yüzden maçtan çıkarken pek mutluluk boşalması yaşayamadığım ama sonucuyla bizi gruptan çıkacağımıza inandıran bir maç oldu...

26 Kasım 2006

Siyah ve beyaz kadar farklı iki devre: Beşiktaş 3-Bursaspor 1

Kim suçlu? Beşiktaş gibi bir takımın kendi evinde bu kadar ezik oynamasının suçu kimde? Yanılabilirim ama ben Tigana'ya güvenimi kaybettim. Israrla Ricordinho'yla oyuna başlamaması artık kabul edilir birşey değil. Tamam o da bu maça kadar pek de varlık gösteremedi ama yine de diğer orta saha oyuncularından kötü değil ya...

Sanırım Delgado çürük raporu alıp askerlikten yırtabilirdi, Türk vatandaşı olsaydı. Heralde onun da güzel oyunlarını bizden gittikten sonra görebilicez. Hadi Carew takımın genel halinden dolayı performans gösteremedi, Delgado'ya ne diyebilirim bilmiyorum.

Bazı bakımlardan Pirüs zaferi oldu bu maç: Nobre, Gökhan Zan, Delgado sakatlandı. İbrahim Akın ceza aldı. Yine de sağ kalan adamlarımızla bile iş yapabileceğimize inanıyorum. Tabi artık İbrahim Akın'ın ve Burak'ın terapi edilmeleri farz oldu...bir işe yararsa tabi...

Kapalı 10 dakika sessiz kalacaktı maçın başında ama tahmin ettiğim üzere ancak 5 dakika sürebildi bu:)

Genelde pek sevilmese de Ali Tandoğan'a daha çok yer verilmesi gerektiği de görüldü. Serdar bizi sinir etse de aslında onu oraya koyan da kabahat. Çocukcağızın üzerine taşıyabileceğinden fazla yük biniyor... Kleberson'a ne diyim bilmiyorum. Bir tane gol pası veriyor ama yanlış paslarla takımın mahvolmasına da neden olabilir.

En azından bu haftayı rahat kapattık. Bu sezon ilk defa sevinçle İnönü'den ayrıldım. Bu sezon ilk defa doya doya galibiyeti yaşadım. İkinci yarı bir şenlik oldu. İlk defa Beşiktaşın puan kaybedeceğinden korkmadım. Bunlar tabi ikinci yarı için geçerli. İlk yarıyı görmezden gelelim.

Bu arada birileri yine "klavye delikanlısı" çıktı. En iyisi de öyle oldu, yoksa doğduklarına pişman olacak, boşuna da tatsızlık çıkacaktı...